Tarihin Peygamberimiz’in ukbaya göç etmesinden sonraki kısımlarını, bilhassa fitne zamanlarını okumak İbn Sina’nın felsefesini ya da İbn Arabi’nin ‘fütuhat’ını okumaktan daha yorucu. (Başka zor metinler var elbette ama hatırıma ilk bunlar geldi.)
Tarih anlatan rivayetler felsefi ıstılahlar gibi değil, hemen anlıyorsun.
Fakat ne o fitne? Faziletli insanların bile birbiri ardına içine düştükleri fitne?
Ne o siyaset?
Lüzumu halinde dini, Allahu Teâlâ’nın ve elçisinin hatırını çiğneyip geçmekten sakınmayan siyaset?
Kılıçlar kalkıp kalkıp iniyor.