Akif Beki’nin ‘Sıkıyönetici Buhran’ı çıktı (Elips Kitap. ) Kapağında süslü ama vahşi görünümlü bir balık, balığın ağzında gözlerinin içi -haliyle- boş, yeşil bir kafatası, o kafatasının dişleri arasında gümüşi renkte çupraya benzeyen bir balık var. Kitaptaki şiirleri okuyanların bu resmi tabir edebilecek kıvama gelebileceklerini tahmin ediyorum. ‘Şiir’ dedim değil mi? Akif Beki bir ‘şiir okulu’na mensup değil. Öyleyse, okuyacaklarımızın, alışık olduğumuz şiirlere benzememesini yadırgamamamız gerekiyor. Ama bir ‘şiir kültürü’ne sahip. Hayatındaki bazı tecrübeleri, bazı gözlemlerini, bazı hislerini, nesre sığmayan halleri, durumları dile getirmek için böyle bir ‘form’ tercih etmiş. ‘Özel’ bir metin çıkmış ortaya. Akif Beki’yi tabii ki tanıyorum, uzun yıllar teşrik-i mesaimiz oldu. Hala da beraberiz.