Bugünlerde felsefe okumaya devam ediyorum. Malum, İbn-i Rüşd’ün Faslu’l Makal’ini bitirdim. Arada, biraz felsefi yönü olan Hurufi Metinleri’ne baktım. (Birleşik, Fatih Usluer.) Nesimi’nin Mukaddimetü’l Hakayık’ını okudum. Evde fasılalarla Hilmi Ziya Ülken’in İslam Düşüncesi’ni okuyorum. (Doğu Batı Yayınları.)
Gazete’deki masamda Liman Von Sanders’in Türkiye’de Beş Yıl’ı var. (İş Bankası Yayınları.) Önemli bir hatırat.
Birkaç hafta önce de Başakşehir’deki Hoca Ahmed Yesevi Camii’nin avlusundaki çay ocağına gidip gelirken Kazım Karabekir’in “Hayatım”ını bitirdim. Şimdi çay ocağının kütüphanesinde okuyabileceğim kitap arıyorum. Bulamazsam oraya okumak için bir-iki kitap bırakacağım.
Bu pazar ne yazacağım? Hurufi Metinleri’ni yazabilir miyim acaba?
Sokakta pek karşılığı yok hurufiliğin. Bazen televizyonlarda sazı konuşmacılar, yıllara, aylara, günlere dair rakamlardan, bu rakamların sembolik anlamlarından hareketle istikbale ve maziye dair neticeler çıkarıyorlar. İnsanların çoğu böyle şeyleri eğlence kabilinden dinliyor.
Yok mu ciddiye...