İnsan zihni kendi hatıralarını tashih edermiş. Bunu biraz biliyordum. Kendi tanıklıklarımdan. Ama ne derler, ‘bilimsel’ bir bilgi değildi bu. David Eagleman’ın kitaplarında, (Beyin ve İncognito) insanların kendi anılarını rötuşlama yeteneklerinin bilimsel deneylere dayalı izahlarını görünce mesele zihnimde daha bir berraklaştı. Bu kabiliyetimiz tarihi yazarken de okurken de seçici davranmamızı sağlıyor. Kafamıza göre okuyor, kafamıza göre yazıyoruz. Hoşumuza gitmeyen yerleri mecbur kalmadıkça bırak yazmayı, okumuyoruz bile. Kavalalı Mehmet Ali Paşa da, Osmanlı tarihinin okumaktan hazzetmediğimiz bölümlerinden. Derinlemesine okursak, hele de Kavalalı’nın askerlerinin anlı şanlı Osmanlı paşalarını Suriye’de, Konya’da Kütahya’da hezimete uğrattığını, Osmanlı’nın Kavalalı’yı durdurmak için İngiltere’ye ve Fransa’ya müracaat ettiğini, ancak sonunda Rusya’nın yardımıyla Kavalalı’dan kurtulabildiğini öğrenirsek canımız sıkılabilir.