İnsanlar ‘kurtarıcı’yı sıkıntılı zamanlarda ararlar. Her şey iyi gidiyorsa niye bir kurtarıcı gelip bizi kurtarsın?
Her şey iyi giderken gelen kurtarıcının dünyayı kurtarmaya yetecek kadar takipçi bulabileceğini tahayyül etmek de zor.
İsrailoğulları, eski zamanlarda çok sıkıntı çekti. Bu yüzden ‘Ehl-i Kitab’ arasında en çok onlarda yaygınlaştı bir gün birinin İsrailoğulları’nı kurtaracağına dair fikirler.
Sabataycılık, ‘Kurtarıcı Mesih’ vakalarının belki de en heyecanlısı, en sürükleyicisidir. Filmi çevrilse yeridir. Belki çevrilmiştir bilmiyorum.
Müslümanlar arasında da, zor zamanlarda, ‘kurtarıcı’ veya ‘mehdi’ fikrine rağbet artmıştır.
Mehdi veya mesih fikrinin yaygınlaşmasını psiko-sosyal şartlara bağlamak bu fikri küçümsemeyi gerektirmez.
Bir fikrin geniş kitleler tarafından ‘itikat’ olarak kabul edilmesi, o fikre saygı duymak için yeterli sebeptir.
Bazı itikat kitaplarında Amentü’nün dışında Ehl-i Sünnet itikadını çerçevelediği belirtilen maddeler var.
Bunların içinde İsa Aleyhisselam’ın kıyamete yakın zamanda yeryüzüne ineceğine ve mehdinin geleceğine dair bir madde gördüm.
Ancak, mehdi inancının bir iman ilkesi olduğunda kuvvetli bir ittifak olduğu söylenemez.
Mesela bizim ‘itikatta imamımız’ İmam Matüridi’nin Kitabü’t Tevhid’inde mehdilik yok.
Kur’an-ı Kerim’de de ‘mehdi’ kavramı yer almadığı gibi, bir mehdinin geleceğine dair açık bir işaret de bulunmuyor.
Ancak Fatiha dahil birçok yerde aynı kökten olan ‘hidayet’ kelimesi ve türevleri geçiyor.
Mehdinin kelime anlamı, ‘hidayete ermiş kimse’dir.