Emlak fiyatları neden bu kadar yükseldi?
Yabancılar yüzünden. Geldiler, dolarla ev satın aldılar.
Ev kiraları nasıl oldu da 10 bine, 20 bine, 40 bine çıktı?
O da yabancılar yüzünden.
İşsizlik oranımız neden yüzde 11-12?
Yabancılar düşük ücretle sigortasız vergisiz çalıştırılıyor, kendi nüfusumuza kayıtlı insanlar işsiz kalıyor.
Tam burada içine düştüğümüz çelişkili durumla ilgili küçük bir fasıl açalım.
Emlakimiz varsa yabancıların emlak fiyatlarını yükseltmesinden memnunuz. Yoksa şikayetçiyiz.
Kiracıysak rahatsızız, ev sahibiysek memnunuz hatta yerli kiracımızı evden çıkarıp yerine yabancı kiracı koymak için acayip yöntemler geliştiriyoruz.
İşverensek ucuz yabancı işçi çalıştırmaktan ve sigorta masrafından kurtulmaktan memnunuz işçiysek -yabancıların çalıştırıldığı işleri pek beğenmesek bile- rahatsızız.
Buradaki ‘ahlakilik’ sorgulanmayı hak eder.
Ama niye sorgulayalım?
Yabancı düşmanı olmak daha kolay. Yabancıya ‘öteki’ dersin yerliye ‘biz.’
Sonra otobüste, metroda ayakta kaldığın zaman nasılsa yer bulup oturmuş olan herhangi bir yabancıya gıcık olursun.
İş bulamadığın zaman iş bulmuş bir yabancıya, üniversiteye giremediğin zaman girmiş bir yabancıya, ev bulamadığın zaman ev bulmuş bir yabancıya.
Hele bizim gibi gıcık olmak için yabancı bulmakta güçlük çekilmeyen ülkelerde.
Anlamak, empati kurmak bir külfet. Neden evlerini barklarını bırakıp geldi bu insanlar?
Niye katlanalım öyle bir külfete?
Madem ülkelerinde savaş var ülkeleri için savaşsınlar, ne işleri var burada?
“Hiç senin evine varil bombası atıldı mı?” sorusu insanların çoğu için bir anlam ifade etmiyor.
Onların hangi şartlarda ülkelerini terk ettikleriyle değil onların burada mevcut olmalarıyla ilgiliyiz.
Bu durumun siyasi bir manevra alanı sağladığına değinmiştik.
Bu alanı, bu ‘piyasa’yı göremeyecek bir siyasetçi tahayyül edilemez.
Önemli olan bu alanda nasıl bir manevra yapacağın.
Hükümetin 2011’den itibaren izlediği göç politikasını savunabilirsin.
Ya da eleştirirsin, nerelerde yanlış yapıldığını anlatırsın.