Biz bir ara şimdikinden çok daha yoğun bir şekilde Musul’la meşguldük.
Lozan’ın imzalanması arefesinde… Lozan imzalandıktan sonra birkaç yıl daha…
İlk Meclis’te değişik görüşler serdediliyordu… Ali Şükrü Bey, Hüseyin Avni Beylüzumu halinde kıyameti koparıyordu.
Sonra Meclis’teki muhalefet tasfiye edildi. Memleket ufak tefek şeyleri mesele etmeyecek hale geldi. Böylece her kafadan bir ses çıkmaması mümkün oldu.
Musul, ‘Misak-ı Milli’ye dahildi.
İstiklal Harbi’nin hedefi Misak-ı Milli’yi düşman çizmesinden kurtarmaktı.
Kurtarabildiğimiz kadarını kurtardık. Lozan’a geldik.
Lozan’da Musul’un Türkiye lehine karara bağlanmasını başaramadık.
Müzakereler sırasında Meclis’te sadece Musul hakkında değil, Ege Adaları, Kıbrıs, Hatay, Batum ve Kerkük’ün kaybedilmesi konusunda da ateşli eleştiriler yapıldı.
Hüseyin Avni Bey, “Efendiler, Musul’u bugün sana vermeyen İngiliz yarın niçin versin?” diye soruyordu.
(Lozan imzalanırken Meclis’te muhalefet kalmamıştı. Yine de Ankara’nın Musul kaygısı devam etti.)