Halkbank’ın Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ABD’de tutuklanınca bizim burada ne düşünmemiz lazım?
‘Kim bilir ne karışık işler yapmışlardır. Amerika’nın bir bildiği vardır’ mı dememiz lazım?
‘Amerika Türkiye’yle acaba neyin hesabını görmeye çalışıyor’ mu dememiz lazım?
‘Bu işler siyasi işler, hukukla yapılacak bir şey yok’ mu dememiz lazım.
‘Biz haklıyız, hakkımızı hukukumuzu sonuna kadar savunalım’ mı dememiz lazım.
Bunların hepsinin ayrı ayrı zeminlerde denildiğini işitiyorum.
Herkesin bu düşünceleri serdederken kendine göre gerekçesi var.
Gerekçesi veya karnının ağrısı...
Benim anladığım kadarıyla Halkbank, o dönemde İran’la yaptığı ticarette BM’nin ambargo kriterlerine uymaya özen gösteriyordu.
Konuyu anlamak için hukukçularla biraz konuştum.
ABD’nin ve BM’nin kriterleri dışında Avrupa Birliği’nin ve Türkiye’nin de kriterleri mevcutmuş. Fakat uluslararası bağlayıcılığı olan, BM’nin ambargo kriterleriymiş.
Güney New York savcısının tutuklama gerekçesini aşağı yukarı okumuştum.
Bir FBI ajanının ifadesine dayanıyor tutuklama kararı. Ajanın adı da var resmi yazıda. Jennifer A. McReynolds.
McReynolds da, iddialarını You Tube’daki telefon dinleme kayıtlarına dayandırıyor.
Dinleme kayıtlarını bir tercüman İngilizceye çevirmiş.
Ajan diyor ki “Konuşmalar Türkçe. Çeviriler müsvedde ve tam değil.”
Tam çevrildiği zaman konu daha iyi anlaşılacakmış.
Nereden hatırlıyoruz bu telefon dinleme kayıtlarını?
17-25 Aralık’tan.
Kuvvetle muhtemel ki ajanın ‘publicly available’ (herkesçe ulaşılabilir) dediği dinleme kayıtlarının servisi Türkiye’den yapılmıştır.
Ajan, çevirileri bir FETÖ’cüye yaptırmış olabilir mi?