Sinema bizi öğretmen gibi terbiye ediyordu. Bu, herkes için geçerli değil. Bilhassa bizim kuşağımız, 50’lerin sonlarında ve 60’ların başlarında doğmuş olanlar için geçerli. (Bizden sonraki kuşağın mürebbiyesi televizyondur. Televizyon da başlangıçta çok kötü bir mürebbiye değildi, Dallas, Flamingo Yolu gibi diziler milleti ekranlara çivileyinceye kadar. ) Ne vardı o zaman sinemanın ‘müfredat’ında? Parayla saadet olmaz. Hırsızlık kötüdür. En yüksek değer aşktır. Sevdiğimi alamayacaksam ölürüm daha iyi. İnsan namusu için yaşar.