Bir meyveyi, mesela ‘karadut’u tadar gibi tattık Bedri Rahmi’nin şiirini. O halde niçin hatırlamayalım? Daha çok ressam mı, şair mi? Sanki ressam. Şiirini de resim gibi yazmış. Tersine çevirelim. Şair, resmini şiir gibi çizmiş. Bence de, bu ikincisi, birincisi kadar oturmadı. Demek ki ressam. Belki fakir aile çocuğu olmadığı için, babası bürokrat, daha sonra da vekil. Demek ki bir ‘sosyete’nin içinde. Belki ondan tuvale ve fırçaya ulaşabildi.