Bu memleketin bir vatandaşı olarak sivil, medeni, her işe karışmayan, dolayısıyla ilkeleri, hedefleri sağlam bir dille vaz ettikten sonra yönetmenin ayrıntılarını milletin oylarıyla seçilen siyasilere bırakan yani metni çok uzun olmayan, özgürlükçü, mümkünse dört başı mamur bir yeni anayasanın vücuda getirilmesini temenni ederdim.
Bu yeni anayasa, başkanlık sistemini de içerebilirdi ve devletin organizasyon yapısını ‘Başkan’a göre belirleyebilirdi.
Siyasi şartlar, en azından şu anda, buna imkan vermedi.
Gündem üretmek istisnai bir kabiliyettir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihimizdeki gündem üretme kapasitesi en yüksek siyasetçilerden birisidir.
Benim şahit olduğum dönemde gündem üretme kapasitesi Erdoğan’la kıyaslanabilecek başka bir siyasetçi gelmedi.
Bu genellemeye MHP lideri Bahçeli de dahildir.
Fakat Bahçeli’nin memleketin günlük hayatını çok etkileyen esaslı siyasi çıkışları onu ayrı bir mevkie koymamızı gerektirir.
Şimdi, AK Parti ve MHP’nin dün uzlaştıklarını ilan ettikleri, ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’ veya ‘Cumhurbaşkanlığı sistemi’ olarak anabileceğimiz anayasa değişikliği teklifi Devlet Bahçeli’nin teşebbüsüyle ortaya çıkmıştır.
Bu, neresinden bakılırsa bakılsın tarihi bir uzlaşmadır.