Bir efsaneye göre, Erguvan’ın kızıllığı hicaptanmış.
Bugünlerde bakın Boğaziçi’ne. Çok sürmez Erguvan’ın saltanatı.
Nisan’da gelir, Mayıs başında giderdi. Bu sene Mart’ta geldi, erken gider.
İstanbul’dan güzel şehir yoktur. Şu bahar günlerindeki İstanbul’dan daha güzel bir İstanbul da yoktur.
İlhan Akıncı’nın cenaze namazına iştirak etmek için Eyüp Sultan’a gittiğimde, şu mevsimi bile düşündüm.
Hüznün derinliğini ve yalan dünyanın güzelliğini.
Böyle bir havada, hicabın yeri vardır. Ehl-i dil anlamıştır.
Ahh! Erguvan zamanı gitti İlhan Abi.
Biz, nasıl tanıştık unuttum. Birisi bizi tanıştırdı mı, onu da unuttum.
İnsan Yayınları’na gider gelirdim.
Önceleri, Rahmetli Ahmet Şişman’la ortaktılar. Ayrıldılar. Ahmet Abi İz’den devam etti. İz Yayıncılık’tan.
İlhan Akıncı İnsan’da kaldı.
Yüz ağartan bir işti İnsan Yayınları.
Ahmet Şişman gibi, İlhan Akıncı gibi, başka işlerden maişetini temin edip, imkanlarının önemli bir kısmını ilime, kültüre, kitaba tahsis eden kaç adamımız var?