Bir gün, Samsun’da, rahmetli Lastikçi Mehmet’in dükkanının önündeki çardağın altında oturuyoruz. Gün dediğime bakmayın. Gece. Bir Ramazan gecesi. Laf, nedense, ‘Şafiler şunu yer,’ ‘Hanefilerde şu mekruhtur’ gibi bahislerden açıldı. “Şafii demiş ki denizden babam da çıksa yerim. ” (Biliyorum, kitapta yok öyle bir şey. ) “Aleviler tavşan yemezmiş. ” “Hanefilerde midye, yengeç vesaire mekruhmuş. ” “Bazı mezheplerde tilki yemek caizmiş.