Kerbela katliamını Tarih-i Taberi’deki (Ankara Okulu) rivayetler eşliğinde ele alırken döneme dair başka çalışmalara da baktım. Tarihte Müslümanlar’dan (Otto) ilgili bölümleri yeniden okudum. Mehmet Azimli’nin ‘Farklı Okumak’ serisinin Hasan ve Muaviye, Hüseyin ve Yezit (Ankara Okulu) kitapları da bu okumalara dahildi.
Hz. Osman’ın şehit edilmesinden Emeviler’in yıkılışına kadar geçen çalkantılı, fitneli, kanlı birçok hadiseyi yeniden mütalaa etmiş oldum.
Hz. Osman’ın akrabalarına zaafı, önemli görevlere onları atamayı tercih etmesi Sünni tarihçiler tarafından nazikçe eleştirilir. Bu nezaket Hz. Osman’ın Peygamberimize yakın sahabilerden olması, Peygamberimiz’in damadı olması gibi sebeplerden kaynaklanıyor.
Ama, bütün haklılıklardan ve bütün haksızlıklardan bağımsız olarak Hz. Osman’ın şehit edilmesi hem İslam tarihi için hem Medine şehri için utanılacak bir hadisedir.
Cemel savaşı da öyle. Haklılar vardır, az haklılar vardır, haksızlar vardır. Hepsini bir araya toplandığında ortaya bir skandal çıkmış. Oturup, konuşup bir işi sulh ile halledememişler, birbirlerini vurmuşlar.
Kapatalım mevzuyu. Bunlar olmuş bitmiş, olduğu yerde kalsın. Biz işimize...