Kendi tarzımı bazen komik buluyorum. Fakat, yapmadan da edemiyorum.
Bir mevzu oldu mu, cemaziye’l evveline kadar gitmek. Ne bileyim ben, lazımmış gibi geliyor.
Şimdi, mesela TRT. Ben Allahualem TRT hakkında ya hiç yazı yazmadım şimdiye kadar, ya da sadece kenarından köşesinden yazdım.
İşte şimdi, biraz fazlasını yazacağım.
TRT, biraz mesafeliydi eskiden. Yani, milletle senli benli sayılmazdı.
Bir seviye gözetirdi. Spikerleri mutlaka düzgün konuşur, tiyatrolarında, skeçlerinde argo kullanılmazdı.
Din-iman işleri de fazla bulunmaz. Galiba Menderes döneminde devlet cevaz verdi, kandillerde Mevlid-i Şerif okuma adeti çıktı, o kadar.
Bir de yumuşak sesli, azıcık gevşek birtakım adamlar, yalvarır gibi bir ses tonuyla dini nasihatlerde bulunurlar. Herhalde Cuma günleridir.
Ramazan?
Ramazan’da istemediğin kadar eski Ramazanlar. Kavuklu, Pişekar, İsmail Dümbüllü.
Bunun haricinde ne oruç ne namaz ne bir şey.
Fakat, tek kanaldı. Radyo olarak da, sonraları TV olarak da. Rakibi yoktu. Ne getirse dinleyeceksin, ne gösterirse seyredeceksin.
Bunlar, aman ha, eleştiri değil. Öyleydi işte. Hatıra.
Komiklik dediğim işte bu eski hikayeler, ‘esatirul evvelin.’ Bir zamanlar burası tarlaydı, burada koyunlar yayılıyordu gibi şeyler.