Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın müthiş sunumuyla hazırlanan "Milli Uzay Programı" tanıtımını izlerken aklıma İdris Küçükömer'in meşhur "Türkiye'de sol diye bilinenler sağdır, sağ bilinenler ise sol" tezi geldi.
Nasıl gelmesin ki? Sağ-muhafazakar kimlikli Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzaya ilk Türk astronotunu göndermekten bahsettiği dakikalarda Türk solu twitterda bu gelişme ile dalga geçmekle meşguldü.
Gerici ilan ettikleri Erdoğan döneminde Türkiye kendi İHA-SİHA'larını üretecek teknolojiye ulaştı. Dünya savaş konseptini değiştirdi. Onlar yine tweet attı.
Erdoğan, havalimanları, yollar, köprüler, hastaneler, denizaltılar yaptı, nükleer santralin temelini attı, büyükşehirleri hızlı trenlerle birbirine bağlayıp Atatürk'ün başlattığı 'demir ağlarla Anadolu örme' hedefini gerçekleştirdi. Dünyanın en büyük 100 savunma şirketi arasına 7 Türk firmasını soktu. Onlar tweete yüklenmeye devam etti.
Haklarını yemeyelim… Sadece tweet atmadılar. Seçilmiş hükümetlere yapılan darbelerin tamamında cuntacıların yanında saf tuttular. O darbelerin her birinin Türkiye'yi ekonomik, sosyal ve kültürel olarak en az 10 yıl geriye götürmesini hiç dert etmediler.
Hep tek bir dertleri oldu. Korunaklı ve ayrıcalıklı konumlarını sürdürmek. İttihat ve Terakki'den günümüze uzanan asker-sivil bürokratik oligarşinin devamı olarak konforlarını ve kişisel çıkarlarını bir şekilde muhafaza etmeyi başardılar.