Resmi tarih aksini iddia etse de Atatürk’ten sonra kavgasız, gürültüsüz cumhurbaşkanı seçmesine izin verilmeyen bir ülkeyiz. Yakın tarihimiz cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yaşanan olağan dışı gelişmeler, provokasyonlar ve hemen arkasından gelen krizler tarihi adeta.
İsmet İnönü, dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın desteğini alamasa Çankaya’ya çıkamayacaktı.
Celal Bayar’ın TBMM tarafından cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra yapılacak askeri darbe güçlükle önlendi. Menderes hükümeti başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere üst düzey komutanlar ve ordu müfettişlerini emekliye sevk etmese çok partili siyasi hayatımız daha başlamadan bitecekti.
27 Mayıs darbesinden sonra Orgeneral Cemal Gürsel’i cumhurbaşkanı seçtirmek için ona rakip olma potansiyeli taşıyan herkes tasfiye edildi.
5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Adalet Partisi’ne yapılan baskı ve dayatmalar sayesinde Köşk’e çıktı.
12 Eylül darbesinin gerekçelerinden biri de Meclis’in altı ay boyunca devam eden nafile turlarda cumhurbaşkanı seçememesi oldu. Oy pusulalarına Ajda Pekkan, Bülent Ersoy ve Zeki Müren’in bile isimleri yazıldı ama Meclis kendi içinden bir cumhurbaşkanı seçemedi. Daha doğrusu, seçmesine izin verilmedi.