Üzerinden tam 29 yıl geçse de suikastın üzerindeki sır perdesi bir türlü aralanamadı.
Birileri failler ortaya çıkmasın diye kalın bir duvar ördü. Namus sözü verenler dâhil kimse o duvardan bir tuğla dahi çekmeye cesaret edemedi. Çünkü herkes o duvar çökerse altında kalacağını biliyordu.
Dönemin DGM Başsavcısı Ülkü Coşkun “Devlet isterse bu işi çözer” diyor ama kendisi de dâhil kimse harekete geçmiyordu!
Peki, Ankara’da herkesin bildiği ama bilmezden geldiği failler kimdi? Cevap ayrıntılarda gizli.
Uğur Mumcu, ölümünden önceki 1 yılda tam 330 köşe yazısı yazdı. 2 Şubat 1992-24 Ocak 1993 tarihleri arasında yayımlanan bu yazıların 158’i PKK ve Kürt sorunuyla ilgiliydi. Bu zaman diliminde üzerinde en çok durduğu konu ise 117 yazıyla ABD’nin Türkiye ve Ortadoğu’daki faaliyetleri oldu. 1992 yılının son günlerinde ağabeyi Ceyhan Mumcu’ya yakında çıkacak kitabında PKK içindeki ajanların listesini yayımlayacağını söyledi.
Mumcu yaklaşık bir 1 yıl boyunca Kürt sorunu ve PKK’nın dış bağlantılarına yoğunlaşmıştı. Türkiye’de yükselen terör olayları ve yakın tarihte gerçekleşen Kürt isyanlarının karmaşık arka planlarına dair çok özel bilgilere ulaşmıştı.
1992 yılının yaz aylarında PKK’nın yayın organı Özgür Gündem’de Yaşar Kaya imzasıyla bir makale yayımlandı. Makalenin konusu doğrudan Uğur Mumcu’ydu! Türkiye’deki Kürtlerin 1925’ten beri inkâr edildiğini savunan Kaya “Uğur Mumcu’nun Kürtlerden istediği bir şey var mı? Herkes maskesini çıkarsın. Yoksa yüzlerindeki maskeyi biz yırtacağız. Biz yırtmasak bile Kürt halkının dinamiği yırtacak” diyordu.
Mumcu yazıyı okuduktan sonra eşine “Güldal bunlar beni öldürecek” dedi. Eşinin “Nereden çıkarıyorsun bunu?” sorusuna verdiği cevap ilginçti. “Halkın dinamiği yırtacaktır” sözünden. Bundan daha açık söyleyemezlerdi…
Mumcu’nun PKK’nın radarına girme sebebi örgütün CIA, MOSSAD gibi yabancı istihbarat kuruluşları ve derin devletin farklı kanatlarıyla kurduğu tuhaf bağları tespit etmesiydi aslında. Kendisi de bir suikasta kurban giden ünlü MİT’çi Hiram Abas, karşılaştıkları bir davette Mumcu’ya “Öldürülmekten korkmuyor musunuz?” diye sormuştu.