Acı haberlerin “ardı arkası” kesilmiyor.
Askerlerimiz, polislerimiz ve korucularımız peş peşe şehit
ediliyor.
Evet, “önemli sayıda” terörist “etkisiz hale” getiriliyor ama “acı
haberler” de canımızı yakmaya devam ediyor.
Galiba buna da “alışmamız” gerekecek!
Gerçi daha önce bir meslektaşımız “alışmalıyız” dedi diye başına
gelmedik kalmamıştı.
Ancak ne var ki “realite” değişmiyor.
Ardında pek çok “yabancı devletin istihbarat” örgütlerinin
bulunduğu terör olayını bir çırpıda “sona erdirmek” elbette kolay
değil.
Oysa aramızda bunun olacağını yani “terörün önleneceğini”
düşünenler vardı. Mesela parlamenter sistemden “başkanlık”
sistemine geçilince terör olaylarının “sona ereceğini” savunan bir
hayli kalem erbabı bulunuyordu.
Onlara göre terörün önüne geçmenin yolu “başkanlık” sistemini
getirmekten geçiyordu.
Hatta “başkanlık” sistemi gelirse artık kimsenin “darbe”
teşebbüsünde bulunamayacağını savunanlar da eksik değildi.
Bunların “ayakları yere basmayan” düşünceler olduğunu o günlerde de
söyledik şimdi de söylüyoruz.
“Parlamenter sistem” yerine “başkanlık sistemine” geçilmesinin
terör olaylarının önüne geçme konusunda hiçbir yararı olamazdı
ki!
Zira terörün ardındaki odakların ülkemizin “yönetim” biçiminden çok
doğrudan doğruya “ülkemiz” ile ilgili sorunları var.
Yönetim sistemimiz “ne olursa olsun” onlar için hiç fark etmiyor.
Onların derdi bu coğrafyadaki mevcut devletlere yenilerini eklemek.
Tabir caizse bir sürü “yeni devletçik” ihdas etmek.