“Bu insanlar” ya da “bu hainler” başlarına “gelenin” ve de
“gelecek olanların” farkında değiller galiba!
“Bu insanlar” ya da “bu hainler” neden “tutuklandıklarının” ve
neden dolayı “yargılandıklarının” da farkında olmamalılar. Çünkü
yargılanan sanık kendisini “kahraman” sanıyor.
O sanığı savunan avukatta onu “kahraman” olarak görüyor ve
beraatını talep ediyor.
“Bu insanlar” ya da “bu hainler” diye sözünü ettiklerimiz FETÖ
sanıkları ve o FETÖ sanıklarının avukatları.
Bizden çok farklı bir dünyada yaşıyor olmalılar!
Ne zamandan beri darbeye teşebbüs edenler “kahraman” olarak
adlandırılıyor ve onlardan “kahraman” diye söz ediliyor,
bilemiyoruz.
Ama “bu insanların” ya da “bu hainlerin” bazı şeyleri birbirine
karıştırdıklarını çok iyi biliyoruz!
Onlar ancak teşebbüs ettikleri darbe “başarılı” olsaydı, o zaman
darbe şakşakçıları tarafından “kahraman” olarak adlandırılacak ve
kendilerinden “kahraman” olarak söz edilecekti.
Ama sadece “darbe şakşakçıları” tarafından böyle görülüp böyle
gösterilmeye çalışılacaklardı.
Çünkü millet asla onları “kahraman” olarak görmeyecek ve
göstermeyecekti!
Tıpkı 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinde olduğu gibi.
Millet 27 Mayısçıları da 12 Eylülcüleri de asla affetmedi.
Ne var ki şakşakçıları onları “kahraman” gibi gördü ve göstermeye
çalıştı.
Şimdi “bu insanların” ya da “bu hainlerin” anlamakta zorluk
çektikleri gerçek bu işte!
Teşebbüs ettikleri darbe “başarısız olduğu” için onlar “kahraman”
değil “hain” oldular.
Sırtlarına üzerinde “kahraman” yazan tişört giymekle “kahraman”
olacaklarını ya da mahkemelerde sanıklardan “kahraman” diye söz
etmekle onların “kahraman” olacağını sanıyorlar.