ABD bölgemizdeki karışıklığı “kalıcı kılabilmek” için taşeronlarına “silah yardımını” sürdürüyor!
Bir yandan taşeronlarını “silaha boğarken” bir yandan verdiği silahların “izinin kaybolduğunu” iddia ediyor.
Oysa verilen silahların izi mizi kaybolmuyor! “Hangi amaçla” verilmişlerse “o amaçla” kullanılmaya devam ediyorlar.
Şimdi esefle görüyoruz ki ABD’nin taşeron örgütlere verdiği silahlar terör örgütü “PKK’nın elinde” ve ülkemize karşı kullanılıyor.
Bir bakıma “izlerinin kaybolduğu” iddia edilen silahların “izlerinin bulunduğu” söylenebilir.
ABD zekâsı bu tür yalanlar ile insanları kandırabileceğini düşünüyor ama ne mümkün!
ABD silahları terör örgütü PKK’nın elinde ve Nasrettin Hoca’nın “Evde yok” dediği eşeğinin “ahırdan anırması” gibi adeta “Biz buradayız” diye mesaj verip duruyor.
Üstelik “aynı silahların” benzerleri terör örgütü DEAŞ’ın da elinde bulunuyor.
Bu “suçüstü durumları” bizde “Nerede bir terör örgütü varsa arkasında ABD vardır” kanaatini oluşturuyor.
Evet, ABD terör örgütlerini beslemeyi, koruyup kollamayı sürdürüyor.
Bunu yaparken bazen onların isimlerini değiştirerek netice almaya çalışıyor.
Terör örgütü olarak “nam salmış” örgütlerin herkes tarafından bilinen isimlerini değiştirerek onları terörle uzaktan yakından alakası olmayan masum örgütlermiş gibi takdime çalışıyor.
ABD’nin İslam coğrafyasındaki ülkeleri demokratikleştirmeye karar vermesinden bu yana bölgemizde ne kadar çok kan döküldü, ne kadar çok gözyaşı döküldü farkındasınız değil mi?
Bu ülkeler “demokratikleşmeseler” ve başlarında o “zalim diktatörler”(!) kalmış olsaydı bu kadar çok kan ve gözyaşı dökülür müydü?