Son günlerde, “Kıyafetime karışma” kampanyaları yapıldığına tanık oluyoruz. Şortlu ve başörtülü kızlar bir arada, “Kıyafetime karışma” diye pankartlar açıyorlar.
Bugün, “Kıyafetime karışma” diye haykıranların kısa süre önce nasıl “başörtüsü düşmanlığı” yaptıklarını unutmuş değiliz.
Bırakın kısa bir süre önceyi şimdi bile aynı “düşmanlık” sürdürülüyor.
Mesela bir otel sahibi, “Tesettürlüler otelime gelmesinler” diye açıklama yapıyor ama “Kıyafetime karışma” diye pankart açanların gıkı çıkmıyor.“Nedir bu münasebetsizlik?” diye bu otel sahibinin üzerine gitmiyorlar!
Ya tam aksi vaki olsaydı.
Yani bir başka otel sahibi, “Başı örtülü olmayanlar otelime gelmesinler” demiş olsaydı.
“Kıyafetime karışma” diye haykıranlar yine böyle “sessiz” kalmayı mı tercih ederlerdi yoksa “bir bardak suda fırtınalar” mı koparırlardı?
“Kıyafetime karışma” diye ortaya çıkanların “herkes için” özgürlük peşinde olduklarını sanmıyoruz.
Onlar yanlarına aldıkları birkaç tesettürlü kızımızla sanki “herkes için” özgürlük istiyormuş gibi yapsalar da asıl amaçlarının kendi kıyafetlerine karışılmaması olduğu aşikâr!
Öyle olmasa geçmişte kendi kıyafetlerine kimsenin ilişmediği ama başörtülülerin her fırsatta horlandığı günlerde de seslerini yükseltir ve bu densizliğe karşı çıkarlardı.
Bakın şimdi de “sadece başörtülülerin” hedef seçildiği durumlarda seslerini hiç çıkarmıyorlar.