“Hakikat bir güneştir, ne zaman olsa doğar.” (Cemil Meriç)
Geçen hafta emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz sosyal medyada İsmail Saymaz’dan aldığı pas ile 28 Şubat darbe sürecinde TSK’nın kimsenin orucuna, namazına ve başörtüsüne karışmadığını iddia etti. Aynı FETÖ gibi. FETÖ sanıkları bugün mahkemelerde nasıl 3 maymunu oynuyorsa sizler de tüm yaşanmışlığa rağmen üç maymunu oynayarak toplum mühendisliğine devam ediyorsunuz. FETÖ nasıl inkar taktiğine sarılıp mahkemeleri oyalamaya çalışıyorsa, sizler de var olan gerçekleri, belgeleri, şahitleri, yaşanmışlıkları kesin bir dille reddederek gerçek yüzünüzün görünmesine yardımcı oluyorsunuz.
Peki neden?
Saymaz ve Yavuz’un yaptığı çarpık modernleşme düşüncesiyle; TSK’da, kamuda ve eğitim hayatında yaşanan mağduriyetler ortada iken; meslekten çıkarılan, istifa etmek zorunda kalan, disiplin cezası alan, eğitim hakkı elinden alınanları yok sayıp “insana”, “insan fıtratına” karşı yapılan darbeyi meşrulaştırma çabasından başka bir şey değildir. Bu büyük bir utançtır.
1990-2011 yılları arasında 'irtica' suçlamasıyla YAŞ kararlarıyla TSK'dan atılan personel sayısı 1635.
İstifa etmek zorunda kalan öğretmen sayısı 11000.