Aynı gün İsveçli Demokratlar Partisi (SD) Milletvekili Martin Strid, Müslümanlar için “Yüzde 100 insan değil” diyor, Hollanda'nın Nijmegen kentinde, İslam ve göçmen karşıtı PEGIDA hareketi yürüyüş düzenliyor, Kanada’nın Quebec City kentinde aşırı sağcı gruplar İslamofobik gösteri yapıyor. Tüm bunlar yaşanırken Mısır'da, El Ravda Camisi'ne yapılan terör saldırısında 300’ü aşkın masum hayatını kaybediyor. Saldırı ile İsveçli milletvekilinin ırkçı söylemine destek veriliyor; Hollanda ve Kanada’da düzenlenen İslam karşıtı yürüyüşlere kirli propaganda alanı açılıyor.
Yani İslamofobi DEAŞ’a, DEAŞ’ta İslamofobiye hizmet ediyor. El birliğiyle İslâm ümmetine ve insanlık ailesine ihanet ediyorlar. İslam coğrafyasına ümitsizlik ve çaresizlik duygusunun hâkim olmasını, Müslüman dünyayı sürekli bir savunma halinde tutup; enerjisini tüketmek istiyorlar.
Kısacası Haçlı zihniyetinin yeniden dirilişi olan İslâmofobia ile İslâmî değerleri suiistimal eden DEAŞ ikiz kardeştir. Ana projeleri; Müslümanları ötekileştirme, itibarsızlaştırma ve İslâm medeniyetinin doğup geliştiği kadim İslâm şehirlerinin işgal edilmesine zemin hazırlamaktır. Eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, yanlışlıkların giderilmesini ve İslâm Dini’nin evrensel mesajının kitlelere ulaşmasını engellemek için birlikte hareket edip; İslâm’ın insanların gönüllerine girmesini önlemeye çalışıyorlar. Çünkü sadece Ortadoğu’yu değil dünyayı kurtaracak olan İslam’dır. İslam’ın mesajı; huzur, barış, merhamet ve adalettir. Bu mesaj yayılırsa statükoları sona erecek, zulümleri bitecek, sömürü altında tuttukları halklar uyanacak, yeryüzünü kasıp kavuran emperyalizm çökecek.
İşte bundan korkuyorlar.
Korkuyorlar ve dünyada tam anlamıyla egemen olabilmeleri için önlerinde engel olan İslam’ı hedef alıyorlar. İdeolojilerle başladılar. Osmanlı’yı yıktıktan sonra bölge ülkelerini ideolojiler ile ayrıştırdılar.
İnsanlara üst kimliklerini unutturmak için zihinleri zehirlediler.