Fakir fukaranın zenginle aynı sofrayı paylaştığı, sahuruyla, teheccüdüyle, Rabbe yaklaştırdığı Ramazan ayını geride bıraktık. Hem amellerimize hem de duygularımıza rahmet olan Ramazan ayını hayrın artmasıyla, şerrin azalmasıyla, şükrüyle, sabrıyla büyük coşku ve heyecanla uğurladık. İmana, merhamete, adalete sarıldık, darda olan kardeşlerimiz için seferber olduk.
Ramazan ayı boyunca İslâm coğrafyasında kadın, çocuk, yaşlı demeden kardeşlerimize reva görülen zulüm, şiddet ve cinayetlerin üzüntüsü yüreğimizi dağlarken, yardım ve hayır kuruluşlarımızın olağanüstü çabası bir nevi yüreğimizi ferahlattı. İyi ki varlar. Ve iyi ki onları ayakta tutan, iyilik kervanına yön veren sizler varsınız. Bölge, din, dil, ırk ve mezhep ayrımı yapmaksızın dünyanın herhangi bir yerinde sıkıntıya düşmüş, felakete uğramış, zulüm görmüş, aç ve açıkta kalmış kim varsa yanında duran herkese sonsuz teşekkürler.
-Bu duruş sadece mazlumlardan yana taraf olmak değil, zalimlerin hak ve hukuk tanımayan, azgınlaşan ve şımaran iradelerine karşı da sergilenen onurlu bir tavırdır.
-Bu tavır mazlumların umudu, zalimlerin korkusu rüyasıdır. İnsanı yardıma muhtaç hâle getiren ve mazlum eden zalimlerin Türkiye karşıtlığı da bundandır. Bizim ise dileğimiz ve çabamız; sömürünün olmadığı adil bir dünyanın yeniden inşasına katkıda bulunmaktır. Mazlumun sesi olmak, köprü olmak, hakem ve öncü olmaktır
***
Biliyorsunuz çok değil 17 yıl önce ülkemiz yardım bekleyen durumdaydı. Dört bir tarafımız sarılmış, ekonomimiz işgal edilmiş, insanımız fakirleştirilmiş, IMF'sine Dünya bankasına muhtaç hale getirilmiştik. Geçtiğimiz hafta Küresel İnsani Yardım 2017 Raporu açıkladı. Rapora göre, 2016 yılında en fazla uluslararası yardımda bulunan ülkeler sıralamasında Türkiye, ABD'nin ardından ikinci oldu. Türkiye'yi, İngiltere, AB kurumları ve Almanya takip etti. Türkiye 2015 yılında ayrıca, mili gelirinin 0,75'ini insani yardım için ayırarak, bir kez daha, “Dünya'nın En Cömert Ülkesi” oldu. Şükürler olsun.