S-400’ler Türk dış politikasındaki pek çok “kara delik” içinde, en en büyüğü olmaya aday.
Bir kere somut; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vergileriyle parası ödendi. Türkiye’ye de geldi.
Yani “Üç günde Şam’da namaz” gibi soyut ve sonradan inkar edilebilecek, insan ve toplum hafızasının unutma eğilimine bırakılabilecek bir şey değil.
Ya da Mavi Marmara gibi, hamaset üzerine hamaset yapıp, sonradan “Gazze’ye giderken bana mı sordunuz” diyerek çark edilebilecek gibi de değil.
S-400’ler Türkiye topraklarında -elbette aktive edilmeden- durmaya devam ettikçe, “niye aldınız” sorusu da son derece meşru bir soru...