Tarihin olağan akışının karşısında durmak mümkün değil.
Ortadoğu’da bir ara pek popüler olan siyasal İslam projesi, artık
bitmeye yüz tuttu.
Bunun en büyük etkisini de Türkiye yaşıyor, yaşayacak.
Dünyanın hemen hemen her meselesi hakkında çatışan iki büyük güç,
Rusya ve ABD’nin mevcut yönetimlerinin üzerinde anlaştığı tek konu
siyasal İslam’ın sona erdirilmesi.
Bir federasyon olan Rusya’nın Müslüman nüfuslu özerk cumhuriyetleri
ile sorunları bastırıldı, ancak sona ermedi.
ABD’de Başkan Trump ve ekibinin siyasal İslam’la
arasının hiç iyi olmadığı sır değil. Bir de üstüne ABD’deki mevcut
yönetimin üzerindeki ağır İsrail etkinliğini ekleyin.
Dünyanın yükselen bir diğer gücü, Çin’in de kendi topraklarındaki
Sincan’da Müslümanlara yaptıkları siyasal İslam’a bakışının pek
farklı olmadığını gösteriyor.
Avrupa deseniz; ırkçılık, yabancı düşmanlığı almış yürümüş.
Tüm bu ortamda Türkiye’deki AKP iktidarı hâlâ bölgesindeki siyasal
İslamcı hareketlerin hamiliğini yapmaya çalışıyor.
Suriye-İdlib’de yaşananlar işte bunun sonucu.
AKP hükümetinin, Suriye’de Esad yönetimine karşı “ılımlı
İslam” adı altında yıllarca destek verdiği cihatçı gruplar
İdlib’de sıkışıp kalmış durumda…
Türkiye, bu grupları koruyabilmek için Rusya ve İran’la anlaşma
yapmış, “çatışmasızlık bölgesi” adı altında
İdlib’deki cihatçıları koruma altına almıştı.
Ancak Suriye’nin, PYD-YPG kontrolündeki Rojava ve Afrin dışındaki
diğer bölgelerini tek tek ele geçiren Esad
yönetimi, 2018’le birlikte gözünü İdlib’e dikti.
Suriye ordusu ilerliyor, bölgede Esad’ın
müttefikleri Rusya ve İran buna göz yumuyor.
AKP hükümetine de sadece, İran ve Rus büyükelçilerini çağırıp,
protesto etmek düşüyor.
Ankara protesto ederken, Esad güçleri cihatçıların
üzerine yürümeye devam ediyor.
Bu yürüyüşün sonu, elbette İdlib’de sıkışan cihat...