“Üç günde Şam’da namaz” hayaliyle çıkılan
Suriye macerası, eğer Beşar Esad iktidardan düşürülebilseydi, AKP
iktidarı açısından “zafer” olacaktı.
Ancak 7 yıllık Suriye iç savaşının ardından kazanan Esad oldu.
Suriye’nin komşusu Türkiye’ye ise bundan sonra hep kendisine düşman
olacak bir “rejim” kaldı.
Esad, Suriye toprakları üzerindeki kontrolünü genişletip
güçlendirdikçe, gözünü daha fazla Türkiye’ye dikmeye başladı.
İlk somut işaret, hiç beklenmedik bir yerden geldi:
Savaşta yakılmış/yıkılmış, altyapısı mahvolmuş Suriye’de Esad’ın
“onarılacaklar” listesinde baş sıraya ne koymasını
beklersiniz?
Enerji/su/kanalizasyon altyapısı?
Hükümet binaları?
Vatandaşların evleri ve işyerleri?
Hiçbiri değil.
Esad’ın “onarılacaklar” listesinin başında
Türkiye’nin baş belası 1915 olaylarının Suriye’deki simgesi
var.
Beşar Esad, geçen hafta kendisini ziyaret eden bir Ermeni heyetine
söz verdi; Deyrizor’da IŞİD tarafından yıkılmış, sözde
“Ermeni soykırımı” anması için kurulmuş olan
kiliseyi Suriye devlet fonlarıyla -bu kadar yıkımdan sonra artık
neyse o fonlar- yeniden inşa edeceğini vaadetti.
Bunun devamı, Esad yönetiminin Fırat’ın doğusunda hakim olan, PKK
terör örgütünün Suriye uzantısı PYD-YPG ile yapacağı işbirliği
olacak.
Bu işbirliğinin ilk adımları Menbiç’te atıldı; PYD-YPG silahlı
unsurları, kentin dış mahallelerinin kontrolünü Esad ordu
birliklerine bıraktı.
Yetmedi; Türk Ordusu Menbiç’e girmesin diye devriyeye başlayan Esad
ordu birliklerine, Rus askerleri de eşlik etmeye başladı.
Şam yönetimi ile PKK’nın Suriye kolu arasındaki, Rusya tarafından
da desteklenen bu işbirliği sonucunda, en çok Türkiye’nin başı
ağrıyacak. Türkiye’nin hemen güneyinde Esad rejimi için kendini
biraz daha toparlayınca kullanabileceği bir “terör örgütü
silahı” olacak. İDLİB’DE DE İŞLER...