Türkiye ile İsrail arasında Mavi Marmara ile kesilen
ilişkiler, sessiz sedasız onarılıyor; hatta Mavi Marmara öncesi
döneme göre daha ileriye taşınıyor.
Son adım, enerji konusunda…
İsrailli üst düzey yetkililer, İstanbul'a “uluslararası
toplantılar/konferanslar” gerekçesiyle gelip, Türk yetkililerle
İsrail açıklarındaki doğalgazın Türkiye'ye aktarılması konusunda
pazarlık ediyorlar.
AKP iktidarı öncesinde Türkiye'nin Akdeniz'deki enerji
kaynakları konusundaki politikası netti; kıyıdaş tüm ülkeler kıta
sahanlığı ve deniz sınırları konusunda anlaşmadan, Akdeniz'deki
yatakların kullanılması yanlış olur.
Bu politikanın öncelikli gerekçesi elbette Kıbrıs sorununun
çözülmemiş ve Ada etrafındaki karasuları ve kıta sahanlığı
sorunlarının aşılmamış olmasıydı.
Ancak politikanın ikinci gerekçesi ise Filistin'di. Türkiye,
Filistin sorunu çözülmeden İsrail açıklarında yapılacak her türlü
sondaj çalışmasının Filistinliler'in “hakkının yenmesi” anlamına
geleceğini savunuyordu.
Ancak AKP iktidarıyla birlikte, bu politikadan vazgeçildi.
Kıbrıs'ta 2004 yılında “Annan Planı” çerçevesinde yürütülen
görüşmelerle ilk olarak Kıbrıslı Rumlar'ın önce AB üyesi olması,
ardından da “tüm Ada'nın sahibiymiş gibi”, petrol/doğalgaz
aramasının önü açıldı.
Kıbrıs'a sahip çıkamayan AKP hükümeti, elbette
Filistinliler'in haklarını da koruyamadı. İsrail de denizdeki
doğalgazı “tüm sahibi kendisiymiş” gibi çıkarmaya ve işletmeye
başladı.
Şimdi gelinen aşamada AKP hükümeti, İsrail'le çıkarılan bu
doğalgazın “nasıl taşınacağını” tartışıyor. -Ve elbette
Filistinliler'in bu gazın üzerindeki hakları bu görüşmelere dahil
değil-.