24 Haziran seçim süreci, Türk dış politikasının önünde savaş ve
çatışmadan başka bir alternatif olduğunu da sessiz sedasız ortaya
koydu.
Bu yeni alternatifi ortaya koyan kişi, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı
Muharrem ince.
Miting meydanlarında halkın ortaya koyduğu müthiş sevgi, ilgi ve
destek, İnce’ye yönelik dış kamuoyunun ilgisini de tavan yaptırmış
durumda.
Yabancı gazetecilerin röportaj için adeta kapısında kuyruk
oldukları İnce’ye, Türkiye’de görev yapan yabancı büyükelçilerin de
ilgisi büyük.
Gün geçmiyor ki, İnce’ye büyükelçilerden bir yemek, görüşme,
tanışma daveti gelmesin.
Bu davetlerde yaşananlar da aslında Türkiye’nin 25 Haziran
sonrasında İnce’nin eliyle nasıl bir dış politika izleyeceğinin
işaretlerini ortaya koyuyor.
İşte size somut bir anekdot:
Geçen hafta sonu Muharrem İnce İstanbul’da bir grup yabancı
diplomat ile bir araya geldi. Bunlar arasında Japonya Büyükelçisi
ve ABD’nin İstanbul Başkonsolosu da vardı.
Büyükelçiler İnce’ye en çok Ortadoğu’da izleyeceği politikayı,
özellikle de Kürt politikasını sordular.
İnce buna karşılık “barış” mesajı verdi.
Ama bunu çok özel bir şekilde ifade etti; Şarkı söyleyerek…
Muharrem İnce, masada yan yana oturan Japonya Büyükelçisi ve ABD
Başkonsolosu üzerinden verdi mesajını;
“Bakın” dedi yabancı diplomatlara. “2.
Dünya Savaşı’nda ABD ile Japonya savaş
halindeydi.”
ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye attığı
atom bombalarına değindi ve ekledi; “O savaşta sadece
Hiroşima ve Nagazaki’de milyonlarca kişi bir anda öldü. Oysa siz,
şu anda benim karşımda yan yana oturuyorsunuz. Siz bunu başardıktan
sonra, biz neden başarmayalım?”
Sözü buradan Nazım
Hikmet’in yazdığı, Hiroşima’da Amerikan bombaları altında ölen kız
çocuğu şiirine getirdi. Ve Zülfü Livaneli’nin bu şiiri besteleyerek
oluşturduğu şarkıyı söylemeye başladı.;
“Kapıları çalan benim