Türkiye, 1. Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’ta, dönemin lideri Turgut Özal’ın da onayıyla kurulan Çekiç Güç’ten çok çekti, hâlâ çekiyor.
Şimdilerde ise sık sık Özal vizyonunun devamı olduğunu tekrarlayan AKP eliyle/onayıyla, benzer bir oluşum Suriye’nin kuzeyinde ortaya çıkmakta.
Hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, hem de ABD Başanı Donald Trump’ın son günlerde sık sık dile getirdikleri “Suriye’nin kuzeyinde kurulacak tampon bölge”den bahsediyorum.
Türkiye, -AKP’li yetkililerin de defaatle söylediği gibi-, bu tampon bölgeyi Suriye’nin kuzey doğusunda üslenmiş PKK terör örgütünün uzantısı PYD-YPG’yi sınırdan uzaklaştırmak, mümkünse yok etmek için istiyor.
ABD’nin amacı ise IŞİD’le mücadele adı altında besleyip büyüttüğü, ağır silahlarla donattığı PYD-YPG’nin “Türk Ordusu’ndan korunması.”
İki tarafın amacı birebir bu kadar zıt olunca da uzlaşma için verilecek olası tavizler de o kadar büyüyor.
Trump yönetimi, tampon bölge planının sorumluluğunu ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’a havale etmiş durumda. Ankara’ya “siyasi arabulucu” gibi gelen Amerikalı Cumhuriyetçi Senatör Lindsay Graham’dan, Dunford’un Türk askeri yetkililerle pazarlığını yaptığı planın ana hatlarını öğrendik:
– PYD-YPG unsurları Türkiye sınırından, Suriye’nin daha iç bölgelerine çekilecek.
– ABD’nin PYD-YPG’ye verdiği ağır silahlar geri alınacak.
– Sınırda bir tampon bölge oluşturulup Türkiye’nin güvenlik endişelerini ortadan kaldırılacak.
Ana unsurlar üzerinde uzlaşma çok yakın.
Peki detaylar ne olacak?
Mesela, derinliği 30 kilometreye kadar varacak olan tampon bölgeyi kim kontrol edecek?
KIRSAL KESİMDE ORTAK DEVRİYE: Bu konuda bahsedilen, Türkiye ile ABD arasında daha önce varılmış olan “Menbiç anlaşmasının...