Ahmet Hakan'dan İmamoğlu ve Celal Şengör'e gönderme! Niye emir komuta içine girmeye bu kadar hevesliler!

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan bugünkü yazısında İstanbul Silivri açıklarında dün meydana gelen Kandilli Rasathanesi verilerine göre 5.7’lik depremin ardından internet aramalarında ve sosyal medyada gündeme gelen deprem duası ile ilgili değerlendirme yaptı. 

Ahmet Hakan köşe yazısında "Depremin duası olur mu olmaz mı" diye sordu.

İşte Hakan'ın o yazısı:

Deprem için toplanma alanları tam ve mükemmelse...
Deprem anında telefonlar tıkır tıkır çalışmaya devam ediyorsa...

Binalar elden geçirilmiş ve depreme dayanıklı hale getirilmişse...

Deprem vergileri deprem için kullanılmışsa...

Sıra dua etmeye gelmiş demektir.

*

Böyle bir durumda dua edilir.

Hatta edilen duaya “Deprem Duası” adı bile verilebilir.

*

Ama hiçbir tedbir alınmadan...

Ne kadar dua edilirse edilsin, edilen duaya ne isim verilirse verilsin...

Pek bir fayda vermez.

*

Çünkü temel ilke, şu iki cümlede özetlenmiştir:

BİR: Tedbir kuldan...

İKİ: Takdir Allah’tan...

Hakan yazısının ilgili bölümünde Fatih Altaylı'nın 'Teke Tek Deprem Özel' programında birbirlerine karşılıklı olarak "emrinizdeyim" diyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve deprem bilimci Prof. Celal Şengör'e, "Niye emir komuta içine girmeye bu kadar hevesliler?" diye sordu.

İstanbul depreminin konuşulduğu Fatih Altaylı'nın 'Teke Tek' programına görüntülü bağlanan İBB Başkanı İmamoğlu'na deprem Şengör "Emrinizdeyiz sayın başkanım!" deyince İmamoğlu'nun yanıtı "Biz bilimin önünde boynunu eğmeye hazırız" olmuştu.

Hakan "Depremin duası olur mu, olmaz mı?" başlığıyla yayımlanan yazısında yer verdiği ifadeler:

Biri bilim adamı, diğeri seçilmiş bir başkan...

Niye emir komuta içine girmeye bu kadar hevesli olabiliyorlar?

Niye ilişkilerini emir almak/emir vermek üzerine kurmaya bu derece meraklılar?

Niye hemen ast/üst ilişkisine kayıyorlar?

Niye birlikte çalışmayı, ortak çözüm aramayı falan akıllarına getirmiyorlar?

*

İktidarıyla muhalefetiyle...

Ülkemizin temel sorunlarından biri de bu galiba.

Ahmet Hakan'ın yazısının tamamı...