Atatürk’ü yeterince hazmedebildik mi?
Dün saat 9’u 5 geçe neredey- diniz bilmiyorum ama İstanbul’da olanlar şahit olmuştur, müthiş bir tablo vardı.Anayollar dahil, hemen her yerde hayat adeta donmuş, gelen tek ses, korna sesiydi.Kafelerde kahvaltı yapanlar bile...
Dün saat 9’u 5 geçe neredey- diniz bilmiyorum ama İstanbul’da olanlar şahit olmuştur, müthiş bir tablo vardı.
Anayollar dahil, hemen her yerde hayat adeta donmuş, gelen tek ses, korna sesiydi.
Kafelerde kahvaltı yapanlar bile, ağızlarında son lokma, ayağa kalktılar, siren ve korna sesleri sona erinceye kadar saygı duruşunda bulundular.
Sürücüler araçlarından indi, yayalar saygı duruşuna geçti, bayraklar yarıya indi, denizdeki tekneler de bu saygı ve minnet dolu anın bir parçası oldu.
Ölümünün ardından 77 yıl geçtikten sonra, dönemindeki hangi lidere, hâlâ böylesine saygı var ki!..
Konuşmak yetmiyor!
Dün yine, tıpkı daha önceki 10 Kasım’larda olduğu gibi gün boyu Atatürk’ü konuştuk.
Gazetelerin en tepesinde, ana haber bültenlerinde, işyerlerinin vitrinlerinde hep o vardı.
Çoğunluk alkışladı ama birileri yine kızmaya devam etti...
Anıtkabir gibi Dolmabahçe de doldu, taştı...
Peki, aradan geçen onca sürede kendisini yeterince algılayabildik mi?
Evet demek o kadar zor ki!..
Ne sevenleri ve kendisine toz kondurmayanlar onu yeterince anladı ne de ismini duyunca tüyleri diken diken olanlar.
Oysa onu tanımak hiç de zor değildi.
Bırakın söylemlerini, yaptıklarına bakmamız yeter de artar.
Onu bile yapmadık...