Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!

Öyle bir noktaya geldik ki en konuşulması gereken konular bile konuşulmuyor.Daha da önemlisi, atılması gereken adımlar atılmıyor.Hemen herkeste bir korku, çekingenlik, savsaklama hali var ve bunlara da bir gerekçe üretiyorlar:...

Öyle bir noktaya geldik ki en konuşulması gereken konular bile konuşulmuyor.
Daha da önemlisi, atılması gereken adımlar atılmıyor.
Hemen herkeste bir korku, çekingenlik, savsaklama hali var ve bunlara da bir gerekçe üretiyorlar: Konuşursam başım belaya girer, yaparsam canım yanar, gidersem yanlış algılanır...


Peki, bu çekingenlik, öteleme ve kandırmaca daha ne kadar devam edecek?
Hani çok önemli bir konumdasınızdır, ağzınızdan çıkan her söz ortalığı karıştırır, o zaman belki makul karşılanabilirsiniz.
Ama en sıradan insanlar bile korku içerisinde ise işte bu durumu sosyolojik açıdan sorgulamak gerekir...
Mazeret toplumu olduk
Sınava iyi hazırlanmayan öğrencinin ürettiği bahaneler gibi, toplumsal konularda sürekli mazeretler üretiyoruz.
Hazır olağanüstü hal dönemi yaşanıyorken, bir kanun gücünde kararname de mazeret üretme konusunda çıkarılsa ve artık hiçbir şekilde mazeret kabul edilmeyecektir denilse, ne iyi olur...
Niye mi?
İşini iyi yapmayan herkesin bir mazereti var.
Peki, haksızlar mı?
Haklı olanı da var, olmayanı da.
Ama çok daha önemli olan, söz konusu işin yapılması.
İşi yaptıktan sonra, bahanelerini sıralasa haklılığı çok daha pekişir ama eften püften mazeretlerle, yapabileceği işi ötelemekle haklıyken haksız duruma düşüyorlar...
Tıpkı elektrikler kesikti, bu yüzden çalışamadım diyen öğrencilere, çok başarılı öğrencileri gösterip, peki onların da elektriği kesik değil miydi diyesiniz gelir ama o hâlâ yeni mazeretler üretmeye devam eder. Çünkü yaşam tarzı, sonuç odaklı değil, mazeret odaklıdır...
Bir işi sonuçlandırmaya değil de bahane aramaya odaklandığınızda, kendinizi rahatlatmış gibi hissediyor ve görevinizi yerine getirmenin hazzını yaşıyor hissine kapılıyorsanız, bilin ki asıl kazığı karşınızdakilere değil, kendinize atıyorsunuzdur!..
Sonuç odaklı çalışma
Hangi konuda olursa olsun, bir işi en kısa zamanda, en iyi şekilde bitirmeye odaklanmadığımız sürece, yol kat etmemiz mümkün değil.
Elbette, başarı için yer yol mubah diyenlerden değiliz.
Bizim sözünü ettiğimiz iş bitiricilik, yasalar ve kurallar çerçevesinde, yapılabilinenin en iyisinin yapılmasıdır.
Yoksa hiç kimseden yapabileceklerinin çok daha fazlasını istemiyoruz...
Önümüzdeki hafta sonu bizde de Güney Kore’de de çok büyük katılımlı sınavlar var.
Onlar, sınav gününe mahsus olmak üzere, büyük tonajlı kamyonların sınav yapılan alanlara girmesini yasaklamışlar, korna hepten yasaktı, hatta uçak seferleri bile öğrencilerin konsantrasyonunu bozuyor diye değiştirilmiş!
Peki ya bizde?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Öğretmen, öğretmen, öğretmen! 22 Kasım 2024 | 440 Okunma Eğitim nedir, ne değildir?.. 20 Kasım 2024 | 323 Okunma Pazar keyfi 17 Kasım 2024 | 59 Okunma Hatada ısrar mı erdem, dönmek mi? 15 Kasım 2024 | 228 Okunma Sosyal bilimleri ne zaman ciddiye alacağız? 13 Kasım 2024 | 143 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar