Bizi nasıl bilirsiniz?
Üretmeden tüketiyor, kazanmadan harcıyor, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyor, okuldan çok tatil yapıyor, çalışmayı bir erdem değil angarya olarak görüyoruz dersek hiç abartı olmaz.Elbette daha pek çok...
Üretmeden tüketiyor, kazanmadan harcıyor, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyor, okuldan çok tatil yapıyor, çalışmayı bir erdem değil angarya olarak görüyoruz dersek hiç abartı olmaz.
Elbette daha pek çok muhteşem (!) özelliğimiz var.
Örneğin gazete, kitap okumamayı, saatlerce dizi, gelin kaynana programı ve şov programı izlemeyi bir marifet sayıyoruz.
Ay vallahi iki yumurta bile kırmayı beceremem, elime bugüne kadar tornavida bile almadım, bu işler bize göre değil deyip, aç kalmayı, ustaları aşağılamayı, çok iyi beceriyoruz.
Yabancı ürünleri, filmleri, takımları göklere çıkartıp, bizimkileri yerin dibine sokma konusunda, elimize su dökeni zor bulunur.
Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı demeyi çoktan unuttuk. Ülke ve vatan sevgisi söz konusu olduğunda vurun abalıya diye sıraya gireriz.
Hak, hukuk, adalet deyip, kuralları ihlal etme konusunda kendimizden çok hep başkalarını görür, onlara kızarız.
Gürültü, patırtıdan nefret ederiz ama en çok gürültüyü biz yaparız. Yapana kızar, kendimizi haklı görürüz.
Çevre, yeşil, temizlik, organik tarım derken yüreğimiz cız eder ama betonlaşan kentlere, çöplüğe dönüşen sokaklara, simsiyah akan akarsulara, HES’lerle kurutulan çağlayanlara, hibrit tohumlara ve GDO’lu ürünlere hiç ama hiç sesimizi çıkarmayız.
Çıkaran olursa da bunlar da her şeye karşı diye adeta aşağılarız...
Bizi herkesten farklı kılan özelliklerimiz elbette bu kadarla sınırlı değil. Daha yüzlercesini ekleyebiliriz.
Ve tabii ki eleştirilebilecek yüzlerce kötü davranışımız varsa, binlerce de herkesin gıpta ettiği erdemlerimiz var.