Bu tablo bize hiç yakışmıyor!
Ortalık toz duman. Rus- ya’yı çoktan unuttuk, kendi derdimize düştük. Eş, dost tanıdık kim varsa, herkes arıyor. Aman dikkat diye başlayan uzun uzun cümleler kuruyor, uyarıda bulunuyor, yazarken on kere...
Ortalık toz duman.
Rus- ya’yı çoktan unuttuk, kendi derdimize düştük.
Eş, dost tanıdık kim varsa, herkes arıyor.
Aman dikkat diye başlayan uzun uzun cümleler kuruyor, uyarıda bulunuyor, yazarken on kere düşün diyorlar.
Konu elbette gazetecilik, Cumhuriyet, Can Dündar ve Erdem Gül...
Hemen her olaya bakıldığı gibi bu konuya da şaşı bakılıyor.
İktidardan yana olanlar, fazlasıyla hak ettiler diye oh çekiyor.
Karşı olanlar ise sadece Can ve Erdem’in başına gelenlerle yetinmeyip anlattıkça, anlatıyor.
Her konudaki parçalanma ve öfke selini iktidar-medya gerginliğinde de görüyoruz.
Peki, haklıya haksıza kim karar verecek?
Sakın ha, yargı demeyin!
Çünkü en büyük tepki, son yıllardaki çelişkili kararları nedeniyle onlara geliyor. Özellikle de barolardan.
Özetin özeti: 2015 Türkiye’si böylesi bir tabloyu hiç hak etmiyor.
Çok vahim bir durum!
GA da milyonlarca genç gibi ÖSYM’nin yaptığı sınavlara girdi.
Öğretmendi ve bir an önce atanmak istiyordu.
Çok çalıştı, zor sınavlardan geçti ama puanlar açıklandığında, her aday gibi o da derin hayal kırıklığı yaşadı. Çünkü net sayılarında çelişkiler vardı.
Kesinlikle bir yanlışlık var diye ÖSYM’ye başvurdu ve ÖSYM belki de ilk kez, “Cevap kartınız incelendi ve hiçbir olumsuz durumla karşılanmadı” şeklindeki matbu bir kâğıtla değil, ciddi ciddi cevap verdi.
Yaptığı takdire şayan bir durum.
Ama yazılanları okuyunca dehşete düşmemek mümkün değil.
Gelin isterseniz önce Başkan adına Prof. Dr. Mehmet Ali Yıldız imzasıyla gönderilen şu mektuba bir göz atalım: