Eleştiren misiniz yoksa eleştirilen mi?
Eleştiriye bayılıyoruz. Konu ne olursa olsun, hemen herkesin mutlaka söyleyecek bir sözü var. Bu da genelde hep eleştiri ağırlıklı oluyor. Peki, başkalarını eleştirirken, kendi özeleştirimizi yeterince...
Eleştiriye bayılıyoruz.
Konu ne olursa olsun, hemen herkesin mutlaka söyleyecek bir sözü var.
Bu da genelde hep eleştiri ağırlıklı oluyor.
Peki, başkalarını eleştirirken, kendi özeleştirimizi yeterince yapıyor muyuz?
İşte ona evet demek mümkün değil.
Hani bir söz var, herkes evinin önünü temizlese, mahalle temiz olur diye.
Eleştiri ve üretim konusunda geldiğimiz nokta da aynen öyle.
Herkes kendi işini en iyi şekilde yapsa, başkalarının eleştirmesine hiç gerek kalmayacak ve enerjimizi boş yere tüketmemiş olacağız.
Yine aynı şekilde, herkes gücü oranında bir şeyler üretse ya da yapsa, niye işinizi doğru yapmıyorsunuz diye eleştirecek kimse kalmaz.
Bizdeki en büyük yanlış, kendi yapmadıklarımızı, başkalarından istememiz.
Gel o zaman bu yanlışı seninle düzeltmeye başlayalım dediğinizde, kafalar dank ediyor ama bugüne kadar bu yaklaşımı sergileyeni çok gördük desek yalan olur...
Eleştir ama eleştirilme!
Eleştiri yapmaya bayılıyoruz.
Ama iş kendimize geldiğinde, yani birisi bizi eleştirdiğinde, zıvanadan çıkıyoruz.
Bu hakkı kendinizde nasıl buluyorsunuz diye uzun uzadıya nutuklar atıyoruz.
Genelde de eleştirinin içeriğinden çok, üsluba takılıyoruz.
Sonunda uzlaşı noktasına gelindiğinde ise söyledikleriniz doğru ama söyleme tarzınız çok yanlış diye başlayan yeni bir tartışmaya yelken açılıyor...
Aslında, eleştiri dünyanın en zor işi.