Güney Kore gözüyle, ne için, kim için eğitim? (5)

Şu günlerde çılgınca bir eğitim yarışı içerisindeyiz.En az 5 milyon öğrenci ve onun iki katı veli, yeni bir okul arayışı içinde.Kimileri lise ve üniversite için ter döküyor, kimileri de...

Şu günlerde çılgınca bir eğitim yarışı içerisindeyiz.
En az 5 milyon öğrenci ve onun iki katı veli, yeni bir okul arayışı içinde.
Kimileri lise ve üniversite için ter döküyor, kimileri de okula yeni başlamanın heyecanı içerisinde.


Ortaokul arayışı içerisinde olanların sayısı da yine bir milyonun üzerinde...
Peki, bu çılgınca eğitim koşuşturması içinde, iyi ya da kötü, alınacak eğitimin kimin için olduğunu hiç sorguladınız mı?
Ya da en iyi eğitim olanaklarını yakalamak için ailece onca fedakarlığı niye yaptığınızı hiç düşündünüz mü?..
Eğitimde örnek gösterilen ülkelerden biri olan Güney Kore’de, özellikle bu soruya cevap aradım.
Sonuç bizdekinden farklı değildi!
Hatta daha abartılıydı.
GK’de sınav yarışı, bizdekinden daha çılgınca.
İntihar oranlarının yüksekliği biraz da bu yüzden.
Ders başına ayda 500 doları gözden çıkarmak zorundasınız. Eğer özel ders aldırtmıyorsanız, çocuğunuz kendisini ezik hissediyor, hayata küsüyor, siz de vicdan azabı çekiyorsunuz!..
Bu çılgınca eğitim yarışı içerisinde, ailelerin pek çoğu, gelirinin önemli bir bölümünü çocuklarına harcadığı için başka bir yatırım yapamıyor. Yani en büyük yatırımı, çocukları! Bu yüzden mutlaka başarılı olmasını istiyorlar.
Bu baskının öğrenciler üzerinde yarattığı psikolojik travma ise intihara kadar gidiyor!..
İşte bu noktada onlar gibi biz de bu soruyu kendimize soruyor muyuz:
Çekilen onca sıkıntı, harcanan onca para, ne için, kim için?
Çocuklarımız için mi, kendimiz için mi, ülke için mi, yoksa patronlar için mi?
Evet, bu soruyu bir kez daha kendimize sormalıyız.
Gençleri hayata küstüren, hatta intihara kadar sürükleyen, aileleri perişan eden, devletlerin, hükümetlerin eleştiri odağı haline gelmesine neden olan eğitim ne için, kim için?..
Ve çok daha önemli bir başka soru:
Binlerce yıldır süre gelen öğretmen-öğrenci-sınıf üçgenindeki geleneksel eğitim modelleri bugünün öğrencilerine ne kadar hitap ediyor?
Herkes arayış içinde
Eğitimde yaşanan sıkıntılar sadece bizde yok.
G. Kore’den Amerika’ya herkes arayış içerisinde.
Gelin şimdi, bu çerçevede, biraz önce sorduğumuz sorulara yeniden cevap arayalım.
GK kalkınma hamlesini büyük ölçüde eğitimle gerçekleştirmiş. Ama bugün için kime sorsanız, ülke için, devlet için değil kendi geleceği için daha iyi eğitim arayışı içinde. Anne, babaların istekleri bile ikinci plana düşmüş.
İşte o noktada da, istedikleri meslekler ile iş bulabilecekleri meslekler arasında sıkışıp kalmışlar...
Üzerinde durulması gereken en önemli tespit ise hangi eğitim modeli ya da meslekler patronlara daha çok para kazandırıyorsa onlar gelişiyor, diğerleri köreliyor!..
Gelelim ikinci soruya:
Geleneksel eğitimin sonu gelmek üzere mi?
Evet, gelmek üzere. Hatta geldi bile.
İşte bu yüzden ne olur çocuklarınıza daha fazla yüklenmeyin!..
Peki, yeni eğitim modeli ne olacak?
GK bu konuda yine öncü ülkelerden biri.
Özgür Eğitim, Hayal Eğitimi, Mutlu Eğitim gibi farklı modeller deniyorlar.
6 yıllık ilk, 3 yıllık ortaokuldan sonra zorunlu eğitim bitiyor ve yaratıcılığın, girişimciliğin öne çıktığı yeni eğitim modellerinde diplomanın pek bir önemi kalmıyor.
Fazla değil on yıl sonra, nereden mezun oldun yerine, hangi kurumlardan hangi dersleri aldın, yeni bir fikrin var mı, bugüne kadar neler yaptın soruları sorulursa hiç şaşırtıcı olmaz...
Mutlu insan?
Bizde henüz sorgulanmıyor ama onların ağzı öylesine yanmış ki eğitimin temel felsefesi mutluluk üzerine inşa edilmeye başlamış.
Milli Eğitim bakanlarımızdan rahmetli Avni Akyol, eğitimin birinci amacı sevgi derdi. Hatta o dönemde doğan torununun adını Sevgi koymuş, okul duvarlarını da sevgi içerikli özdeyişlerle donatmıştı. GK’de de henüz tam oturtamasalar da, asıl hedef mutluluk! Hemen her yerde gülen çocuk fotoğrafları var...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Öğretmen, öğretmen, öğretmen! 22 Kasım 2024 | 441 Okunma Eğitim nedir, ne değildir?.. 20 Kasım 2024 | 323 Okunma Pazar keyfi 17 Kasım 2024 | 59 Okunma Hatada ısrar mı erdem, dönmek mi? 15 Kasım 2024 | 228 Okunma Sosyal bilimleri ne zaman ciddiye alacağız? 13 Kasım 2024 | 143 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar