Gurur duyacak işler yapıyoruz ama onu bile anlatamıyoruz (1)
Türkiye, eğer geleceği yakalamak istiyorsa, siyasetin gölgesinden kurtulmak zorunda.Sabah akşam birbirimizi yiyoruz. Seçimin biri bitiyor, diğeri başlıyor. Ne kadar kötü örnek varsa, herkesin dilinde. Haberler siyasetten, programlar...
Türkiye, eğer geleceği yakalamak istiyorsa, siyasetin gölgesinden kurtulmak zorunda.
Sabah akşam birbirimizi yiyoruz. Seçimin biri bitiyor, diğeri başlıyor. Ne kadar kötü örnek varsa, herkesin dilinde.
Haberler siyasetten, programlar magazinden, gazeteler de ‘o ne dedi, bu ne dedi’den geçilmiyor!
Peki ya gurur duyacağımız işler?.. Örneğin bilim adına yapılanlar, yapılmayanlar, hevesi kursağında kalanlar?..
Onların farkında bile değiliz.
Cumhuriyet’in kurulduğu ilk günden bugüne çok büyük reformlar gerçekleşti ama en büyüğü, eğitim ve bilimde yapılanlar.
Osmanlı’nın son birkaç yüz yılı, duraklama ve gerilemeyle geçtiği için eğitim, bilim ve teknoloji neredeyse yok gibiydi.
Cumhuriyet’le birlikte, her şeye sıfırdan başlandı ve bugün sayısal olarak müthiş başarılara imza attık. Müthiş projeler başlattık. Müthiş öngörülerde bulunduk. Müthiş fiyaskolar yaşadık.
Peki, gelinen noktadan memnun muyuz?
Kesinlikle hayır! Çünkü ya pek çoğunda mutlu sona ulaşamadık ya da başarıya ulaşanları görmezden geldik...
Oysa ülkenin dört bir yanında, ülkemizi daha güçlü yarınları kavuşturmak için dünden bugüne özveriyle çalışan bilim insanlarımız var.
Bazıları, heyecanla başlatılan projeleri hepten unutulduğu, bazıları da yapılanlar görülmediği için buruk.
Oysa harcanan paralar, boşa giden emekler, yok olup giden hayaller ve en önemlisi de başarıya susamışlığın verdiği o heyecan hepimizin...
Hani hep, hiç ortak değerimiz kalmadı diyoruz ya, bu doğru değil!
Siyaset gözlüğünü çıkartıp, biraz çevremize baksak, memleketimizin dört bir yanında gururlanacağımız o kadar çok başarı hikâyesi ya da başarısızlık örneği var ki hiç tartışmasız, o, bu, şu demeden hepimiz altına imza atarız!..
İyi başlıyoruz ama!..
Öngörüleri yüksek olan bir milletiz. Geleceği görüyor, ilk adımı atıyor ama sonunu getiremiyoruz. Bu yüzden Türk gibi başla Alman gibi bitir derler.
Pek çok stratejik alanda, önemli adımlar attık.Onları mümkün olduğunca, sizlerle paylaşacağım. Örneğin dün Teknopark İstanbul’daydık. Gurur verici yatırımları, çabaları ve çalışmaları yerinde gördük.
Ama ona geçmeden, yıllar önce yine çok önemli bir alanda atılan ve ortada kalan bir projeyi ve yaşanan hayal kırıklığını sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Türkiye’de, Hesaplamalı Bilim ve Mühendislik (HBM) ilk defa 2000’de İTÜ’de açıldı. 3-4 yıl sonra da ODTÜ, Koç ve Boğaziçi’nde benzer bölümler kuruldu.
Bu alan literatürde “enabling technologies” yani var edici özelliği sebebiyle hemen hemen tüm bilim dallarına (mühendislik, tıp, sosyal bilimler, sanat vs.) hizmet etmektedir.
Stratejik önemi ve yaptığı katkılar nedeniyle ABD’de başkanlık ofisine bağlı bir birimi de vardır.