Her şeye para var ama eğitime yok!

Bir aile ya da bir ülke için en değerli varlık nedir? Anne babalar için çocukları, ülke için de özellikle gençleri. Çünkü onlar gelecek demek! Peki, çocuklarımızın geleceği için en...

Bir aile ya da bir ülke için en değerli varlık nedir?

Anne babalar için çocukları, ülke için de özellikle gençleri.

Çünkü onlar gelecek demek!

Peki, çocuklarımızın geleceği için en önemli olan nedir?

Eğitim, eğitim, eğitim!

Bu konuda ne kadar başarılıyız, çok daha önemlisi, onların eğitimi için ne kadar para harcıyoruz?

Devlet ve devleti yönetenler de dahil, yediden yetmişe hiçbirimiz kusura bakmasın, çünkü hepimiz bu konuda sınıfta kaldık.

Çocuklarımız ve gelecekleri söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmıyoruz ancak sonuçlar ortada.

Harcamalarımız içerisinde belki de en düşük olanı, eğitim harcamaları.

Eğitimi devlete havale ettik ama o da altından kalkamıyor.

Hâlâ milyonlarca insanımız okuma yazma bilmiyor, milyonlarcası zorunlu eğitim çağında olmasına rağmen okula gidemiyor, kişi başına düşen eğitim ortalaması Avrupa’nın en gerisinde, sınıf mevcutları 40’ın üzerinde, okulların çoğunda ikili öğretim yapılıyor, çok daha vahimi, her şeye ama her şeye özellikle de lüks tüketime oluk oluk para harcarken, eğitim söz konusu olduğunda milyarderlerimizin bile eli cebine gitmiyor!..

Eğer eğitimde çağ atlamak istiyorsak, önce bu yanlıştan vazgeçmeliyiz.

Elbette devlet, asli görevi olarak, parası olmayana her türlü eğitim desteğini sağlamalı. Ama bir lokma bir hırka dönemi de çok gerilerde kaldı. Yani doyurabildiğimiz kadar değil de en iyi şekilde geleceğe hazırlayacağımız kadar çocuk yapmalıyız ki onları gerçekten sevdiğimize inanalım, inandıralım...

Eğitim harcamaları

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) eğitim harcamalarımıza yönelik çarpıcı bir araştırma gerçekleştirdi, gelin isterseniz önce ona bir göz atalım:

Eğitim harcamaları istatistikleri, örgün eğitime yönelik olarak doğrudan veya dolaylı yapılan harcamalara ilişkin verileri içeriyor.

Belirtilen eğitim harcamaları sadece örgün eğitimle doğrudan ilişkili yaygın eğitim faaliyetlerini içermekte olup diğer yaygın eğitim faaliyetlerine yapılan harcamaları kapsamıyor.

Araştırmada, sadece 2011-2014 yıllarına ilişkin eğitim harcamaları istatistiklerine yer veriliyor.

-Türkiye’de eğitim harcamaları 2014 yılında 2013 yılına göre yüzde 13.2 artarak 113 milyar 571 milyon TL oldu. 2014 yılında bir önceki yıla göre eğitim harcamalarının en çok arttığı eğitim düzeyi yüzde 20.4 ile ortaöğretim oldu. (Niye çünkü zorunlu temel eğitim 8 yıldan 12 yıla yükseltildi.)

-Ülkemizde eğitim harcamalarının, gayri safi yurtiçi hasılaya oranı 2013 yılında yüzde 6.4 iken, 2014 yılında yüzde 6.5’e yükseldi. (Öğrenci sayısı o kadar çok arttı ki yetersiz kaldı.)

-2014 yılındaki eğitim harcamalarının yüzde 77.7’si devlet tarafından finanse edildi. Eğitim harcamaları içerisinde hane halklarının yaptığı harcamaların payı ise yüzde 19.8 oldu. (Eğitimin asıl yükü hâlâ devletin sırtında. Ailelerde ise gelirin beşte biri eğitime harcanıyor gibi gözükse de hem gelir az hem de çocuk çok, yani önemli olan kişi başına düşen harcama!)

-Devlet kurumlarınca yapılan harcamaların yüzde 32.9’unu (25 milyar 594 milyon TL) yükseköğretim oluşturdu. Özel kurumlarca yapılan harcamaların ise yüzde 47.9’u (9 milyar 87 milyon TL) yükseköğretime yapıldı. (O kadar çok yeni üniversite açıldı ki umarız yeterince öğrenci bulurlar. Son birkaç yıldır her yıl 200 bine yakın kontenjan boş kalıyor.)

-Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması 2011’de 3 bin 819 TL olurken, 2014’te 5 bin 403 TL’ye yükseldi. (Kalkınmış ülkelerle kıyaslandığında hâlâ o kadar az ki.)

-Eğitim düzeylerine göre değerlendirildiğinde, 2014 yılında öğrenci başına harcamanın en yüksek olduğu eğitim düzeyi 13 bin 245 TL ile yükseköğretim oldu. (Peki sonuç, hâlâ dünya sıralamasına giren üniversitemiz yok.)

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Öğretmen, öğretmen, öğretmen! 22 Kasım 2024 | 441 Okunma Eğitim nedir, ne değildir?.. 20 Kasım 2024 | 323 Okunma Pazar keyfi 17 Kasım 2024 | 59 Okunma Hatada ısrar mı erdem, dönmek mi? 15 Kasım 2024 | 228 Okunma Sosyal bilimleri ne zaman ciddiye alacağız? 13 Kasım 2024 | 143 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar