Milliyet’siz Türkiye düşünülemez
Bazen arkadaşlara, Güney Amerika ülkelerini bile geçtik diye şaka yollu takılıyorum. Niye? Çünkü, son 20 yılda neredeyse 20 defa yönetim değişti. Üç defa da patron... Belki günün birinde bu...
Bazen arkadaşlara, Güney Amerika ülkelerini bile geçtik diye şaka yollu takılıyorum.
Niye?
Çünkü, son 20 yılda neredeyse 20 defa yönetim değişti. Üç defa da patron...
Belki günün birinde bu değişim süreçlerini, uzun uzadıya yazarım ama bugünkü yazının konusu, aramıza katılan iki yeni arkadaşa hoş geldiniz demek...
Önce, Hürriyet’e giden Fikret Bila’nın yerine Mete Belovacıklı geldi.
Geçen hafta da çiçeği burnunda bir yazar olarak Özay Şendir.
Her ikisi de sessiz, sedasız işe başladı.
Ne gazetede, ne de televizyonlarda, bangır bangır reklamları yapıldı.
Çünkü onlar da pek çoğumuz gibi medyanın hamallarından.
Önemli olan kendileri değil, yaptıkları işler.
Milliyet’teki değişimi gördükçe ve yazdıklarını okudukça, bugün ne demek istediğimi, eminim ki çok daha iyi anlayacaksınız...
Mete, eski Milliyet’çilerden.
Özay da ülkemizin en önemli gazete, televizyon ve radyolarında, çok önemli görevler üstlense de, aklı hep Milliyet’te olanlardan.
35 yıllık bir Milliyet’çi olarak her ikisine de aramıza hoş geldiniz diyorum...
Donanımları, çalışkanlıkları, mütevazılıkları ve en önemlisi de samimiyetleriyle, onları sizler de çok seveceksiniz...
Medyanın önemi!
Yasama, Yürütme ve Yargı’dan sonra 4. kuvvet olarak nitelendirilen Medya, sadece bizim ülkemizde değil, demokratik, hukuk devleti olarak bilinen tüm ülkelerde önemli bir misyona sahip...
Gücünü onlar da tıpkı iktidarlar gibi halktan, yani sizlerden alıyor.
Sizin için mücadele verenler güçlenip kalıcı hale geliyor, farklı amaçlar peşine düşenler ise yok olup gidiyor.
3 Mayıs 1950’de yayın hayatına başlayan bugünkü Milliyet’in 65 yılı geçen yayın serüveninin yarıdan fazlasına ben de şahitlik ettim.
Zaman zaman küçük kaymalar olsa da çizgisinden hiç sapmadı.
Bunu da en iyi siz okurlarımız bilir.
Geçenlerde ta ilk çıktığı günden bu yana Milliyet’i elinden hiç düşürmeyen bir okurumuzla uzun uzadıya sohbet ettim.
İçinde olmamıza rağmen, Milliyet’teki değişim süreçlerinin tahlillerini bizden daha net bir şekilde yaptı.
Milliyet tiryakiliğinin başka hiçbir şeye benzemediğini, okumadığı zaman kendisinde eksiklik hissettiğini söyledi.