Üretim, üretim, üretim…
Napolyon “Para, para, para” demiş. Günümüzün söylemi ise üretim, üretim, üretim…Ama katma değeri yüksek üretim. Üretimin olmadığı yerde sıkıntı vardır. Panzehri de üretimdir....
Napolyon “Para, para, para” demiş. Günümüzün söylemi ise üretim, üretim, üretim…Ama katma değeri yüksek üretim. Üretimin olmadığı yerde sıkıntı vardır. Panzehri de üretimdir. Günümüz dünyasının yaşadığı tüm sıkıntıların kökeninde üretimin azalması, tüketimin artması yatmaktadır.Dizilerle lükse, şatafata, tüketime öylesine alıştırıldık ki, “Ayağını yorganına göre uzat” atasözünü hatırlayanımız kalmadı. Bankalar önüne gelene peynir ekmek gibi kredi kartı dağıttı. Gelirlerine göre limit koymak akıllarına gelen en son şey oldu.Bırakın bizi, dünya genelinde borçlu olmayan yok gibi. Nedeni de çok açık: Az üretiyor, çok tüketiyoruz.Köyler bile ekmeğini, yumurtasını, yoğurdunu, sebzesini dışarıdan gelen seyyar manavlardan alıyorsa, kasaba pazarlarında yöre köylerden gelen tek ürün yoksa, başkalarına kızmadan önce kendimizi sorgulamalıyız. “Ülke üretimine katkımız ne?” sorusuna herkesten önce kendimiz cevap vermeli, ondan sonra başkalarını eleştirmeliyiz.Ülkemizde ve dünyada kaç kişi üretiyor, kaç kişi tüketiyor? Kaç kişi vergi veriyor, kaç kişi hiç vergi vermeden o başkalarından alınan vergileri afiyetle yiyor? İthalat, ihracat dengesi ne? Aradaki makas giderek açılıyor mu, kapanıyor mu?...