Yok olan tohumlarımız, seracılık ve yaz saati?
Türkiye bir tarım ülkesi mi?Eskiden okullarda, dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyiz diye öğretilirdi.Ama sanki o günden bugüne çok şeyler değişti. Samanı, mısırı, buğdayı, muzu ve daha neleri...
Türkiye bir tarım ülkesi mi?
Eskiden okullarda, dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyiz diye öğretilirdi.
Ama sanki o günden bugüne çok şeyler değişti.
Samanı, mısırı, buğdayı, muzu ve daha neleri neleri dışarıdan ithal eden bir ülke haline geldik.
En acısı ise üretimi artırma pahasına, o güzelim ürünlerimizi, o güzel tatlarımızı kaybettik..
Yerel tohumlarımız adeta devlet eliyle yok edildi.
Tek ekimlik hibrit tohumlar yüzünden, tıpkı enerjide olduğu gibi, hatta daha fazla, yurtdışına bağımlı hale geldik.
Neredeyse yediğimiz her sebzenin tohumu, başta İsrail ve İspanya olmak üzere yurtdışından geliyor.
O yetmemiş gibi, şimdi bir de sertifika zorunluluğu getiriliyormuş.
Yani ektiğiniz, biçtiğiniz üründen bir miktarını tohumluk olarak ayırıp, gelecek yıl domates, biber, mısır ürettiğinizde, çarşıda pazarda satamayacakmışsınız!..
Başkalarını bilmem ama beni asıl şaşırtan tarım üretiminin artan bir şekilde seralara kayıyor olması.
Kimileri bu durumu başarı olarak gösteriyor.
Yılın her mevsiminde her sebzeyi, meyveyi bulabiliyoruz diyor.
Peki ya tat?
Seralarda üretilen sebzelerin görüntüsü mükemmel ama tatlarının o eski tatlar olduğunu söylemek abartılı olur!
Ne domatesi domates, ne de patlıcanı patlıcan...
Bu yüzden de annemizin yemeklerinin tadını bir türlü bulamıyoruz...
Organik denilen ürünlerin ise organiklikle alakası yok.
Çünkü mayınlı alanlar dışında, ne aşırı gübrelenme nedeniyle zehirlenmemiş toprağımız kaldı ne de atıklar nedeniyle temiz akarsularımız!
Peki, o zaman, temiz toprak, temiz su olmadan organik tarım nasıl yapılıyor, bilen varsa bize de anlatsın!