YÖK, YGS barajını yükseltmiş ama!..

YÖK’ün kaliteyi artırma çabaları sürüyor.  Atılan adımları takdirle karşılıyor ve devamını diliyoruz. Çünkü yapılan iyileştirmeler her ne kadar takdire şayansa da çok...

YÖK’ün kaliteyi artırma çabaları sürüyor. 

Atılan adımları takdirle karşılıyor ve devamını diliyoruz.

Çünkü yapılan iyileştirmeler her ne kadar takdire şayansa da çok cılız.

YÖK bir sonraki aşamada umarız girdi kadar çıktıyı da denetler. 

Yani giren öğrenciler kadar, mezun olan öğrencilerin kalitesini de süzgeçten geçirir. 

YGS barajı 140’tan 150’ye yükseldi. 

Peki ya 180 barajı? 

O niye 200’e yükselmedi?..

Hatta daha da yükseğe!

Mademki kalite arıyoruz, en azından 100 üzerinden 40-50 alabilen üniversiteye girebilsin ki seviye yerlerde sürünmesin...

YÖK Başkanı Saraç’ı şu an duyar gibi oluyorum:

“Hepsi de bir anda olmaz ki!

Yavaş yavaş hepsini tek tek gerçekleştireceğiz...”

İnşallah.

Bakalım arkadan neler gelecek?..


Yeterlilik sınavı!

Neredeyse bütün sektörlerde girdideki hammaddeden çok, satıştaki ürünün kalitesine bakılır.

Ürün kaliteliyse, gerisi teferruattır.

Ama eğitim öyle değil.

Yanlışlarla donatılmış ya da yönlendirilmiş bir öğrenciyi sil baştan yeniden yaratmanız çoğu zaman mümkün olmaz.

İşte bu yüzden, iyi bir çıktı istiyorsak, yani iyi doktorlar, mühendisler, öğretmenler, gazeteciler, politikacılar istiyorsak, iyi bir girdi yani iyi öğrenciler olmazsa olmazların başında geliyor.

Peki, iyi öğrenciden ne anlıyoruz?

Saçma sapan testlerin peşinde koşan yarış atları mı yoksa gerçekten ayağı yere basan öğrenciler mi?

Asıl sorgulanması gereken işte bu!

Ama nedense konunun özü hiç kimsenin umurunda değil.


Kandırmaya son!

Önceki yıllar birbirimizi kandırma ve göz boyama yıllarıydı.

Ne olur, bu yıl da öyle olmasın!

Örneğin Anayasa’mızın ve Temel Eğitim Yasası’nın hedefleri neler ve biz nasıl bir öğrenci, nasıl bir genç, daha da önemlisi nasıl bir vatandaş yetiştiriyoruz?

Yasalar, soran, sorgulayan, çağı yakalayan, kendisiyle ve çevresiyle barışık, seven, sevilen, hoşgörülü, sadece akademik açıdan değil sosyal açıdan da donanımlı, yaratıcı, girişken, üretken, sağlıklı nesiller yetiştirmeliyiz diyor.

Bu amaçla müfredat programları düzenleniyor ve yüzlerce ders okutuluyor.

Peki, biz sınavlarda kaç dersten soru soruyoruz?

Liselere girişte 6-7, üniversiteye girişte de 8-10 ders yetiyor da artıyor!

Peki, ya diğer dersler ve onların kazandırdığı bilgi ve davranışlar?

Bu kimin umurunda ki!..

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Öğretmen, öğretmen, öğretmen! 22 Kasım 2024 | 441 Okunma Eğitim nedir, ne değildir?.. 20 Kasım 2024 | 323 Okunma Pazar keyfi 17 Kasım 2024 | 59 Okunma Hatada ısrar mı erdem, dönmek mi? 15 Kasım 2024 | 228 Okunma Sosyal bilimleri ne zaman ciddiye alacağız? 13 Kasım 2024 | 143 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar