Dil yarası
Hafta sonunu Almanya gezisi ve seçim beyannamesi nedeniyle Başbakan Davutoğlu'nu izleyerek geçirdik. Haftaya ise Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'le kahvaltı ile başladık. Seçim beyannamesinin...
Hafta sonunu Almanya gezisi ve seçim beyannamesi nedeniyle Başbakan Davutoğlu'nu izleyerek geçirdik. Haftaya ise Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'le kahvaltı ile başladık. Seçim beyannamesinin açıklandığı toplantıda Başbakan Davutoğlu, Tuğrul Türkeş ismini söyleyince müthiş bir alkış kopmuştu. O gözlemin de etkisiyle Tuğrul Bey'e, “Ak Parti'ye geçince bir doku uyuşmazlığı yaşadınız mı?” diye sordum. “Çok büyük bir kabul gördüm, ev ziyaretlerinde katıldığım toplantılarda en az 10 dakika selfie çektiriyorlar” dedi. Alparslan Türkeş'in oğlu olunca haliyle sohbet MHP'ye kaydı. Tuğrul Türkeş, bakanlık teklifini kabul ettikten sonra MHP'nin bazı yöneticilerinden işitmediği hakaret kalmadı. O bunu “iki sarhoş 5 çete mensubunun işi" olarak görüyor. “Semih Yalçın o saatte o açıklamayı hangi kafayla yazdıysa” deme gereği duydu. “Üslubu beyan ayniyle insandır” demiş büyüklerimiz. Söz üslup meselesine gelince Tuğrul Bey, bizimle ilgili bir anekdot paylaştı: “Bir Tv programında Abdulkadir Bey birisinin ağzının payını vermişti. Tebrik etmek için kendisini aramıştım biraz çekingen konuştu. Tabii benim haberim yok. Semih Yalçın hakaret eden bir açıklama yapmış ben tebrik edince şaşırmıştı.” Bir insanın kendisinden söz etmesi zor. Ne olur beni bağışlayın. HBB-TV'de 2 yıl Alparslan Türkeş'i izledim O denli seviyeli bir diyaloğu vardı ki zaman zaman darbe yapan, ülkücü gençliğin lideri olan Türkeş bu mu derdim. Ayak ayak üstüne atarken “müsaadenizle” derdi. Basına karşı özenliydi. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını yazacak kadar kendisini tanırdım ben.