ZAP’ta bir şehit ve bir gazi: Kalan Gazi’nin anlattıklarından…
Tv100 Gazetesi Yazarı Abdullah Ağar'ın bugünkü (19.12.2022)''ZAP’ta bir şehit ve bir gazi: Kalan Gazi’nin anlattıklarından…'' başlıklı yazısı.
Hakkâri Dağ ve Komando Tugayı’nda üçüncü yılımdaydım. İbrahim Uzman o zamanlar göreve yeni başlamış ve bölüğümüze atanmıştı. Geldi… Tanıştık önce, sonra konuşmaya başladık ve konuştukça birbirimize yakınlaştık. Konuştukça, birbirimizi tanıdıkça, havasını-kafasını gördükçe, anladıkça, birbirimize kanımız ısınmıştı. Nedendir bilmem, arkadaşlığı, cana yakınlığı iyi gelmişti.
Böylece kaynaşmaya başladık. Ama asıl kriter görevdi, vatan aşkıydı, mücadele ruhu, delikanlılık, onurlu olmak, görev yapma; zorlukları, fedakarlığı ve ölümü karşılama şekliydi.
Bunların sınandığı görev ve eğitimlerde de birbirimizi tanıdık, anladık, ‘sırtına sırt yaslanır adam’ demeye başladıktan sonra da bir de baktık ki ‘sapasağlam’ birer abi-kardeş olmuşuz, kıdemli-çömez silah arkadaşı olmuşuz, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez olmuş.
Sonra İbo’yla ev arkadaşı da olduk. Ne yapalım, masrafları paylaşan, Hakkâri’de bir nevi bekar evi arkadaşlığı bu. Şimdi böyle olunca hem kışlada hem görevde hem sokakta hem de evde. Gecemiz gündüzümüz beraber geçiyor, kimi zaman gülüyor, kimi zaman dertleniyor, kimi zaman gırgır şamata yapıyor, kimi zaman dert çekiyor, kahırlanıyor, hüzünleniyor, coşuyor, kimi zaman da beraber ağlıyorduk.
Arada bir de “Sen şehit olacan, ben şehit olacam, yok senin bacak kopacak, yok benim bacağım kopacak, sen gazi olacaksın, ben gazi olacağım” diye, yapmış olduğumuz ölümcül mücadeleye özgü bir ruh haliyle, içinde endişeler, belirsizlikler, empatiler gizli, birbirimizle bıçkın bitirim şakalaşır, gülüşür, ruhumuza çöreklenmiş ağırlığı atmaya, olası gerçekleri göğüslemeye çalışırdık.
Sonra emir geldi. Pençe-Kilit Harekâtı başlayacaktı. Görev gereği ben ondan önce evden ayrıldım. Biz farklı bir bölgeye gidecektik, onlar farklı bir bölgeye. Zamanca bir kademelenme vardı.