ABD yaptırımları ve küresel sistem..
Önceki yazımızda Amerikan yaptırımlarının uzun vadede ABD aleyhine olacağına dair bazı görüşlere kısaca değinmiştik. “The Bullwark” yazarlarından Shay Khatiri 26 Temmuz tarihli yazısında...
Önceki yazımızda Amerikan yaptırımlarının uzun vadede ABD aleyhine olacağına dair bazı görüşlere kısaca değinmiştik. “The Bullwark” yazarlarından Shay Khatiri 26 Temmuz tarihli yazısında ekonomik yaptırımların rakiplerle kısa vadede baş etmek için iyi bir yol olabileceğini ancak uzun vadede bu durumun ABD açısından kötü sonuçlara yol açabileceği uyarısı yapıyor.
Trump yönetimi hasım saydığı ülkelere yaptırım uygulamakta hevesli. Yaptırımlar ‘yeni Soğuk Savaş’ olarak da nitelenen “Ticaret Savaşları”nın hararetini daha da artırıyor. Khatiri’ye göre yaptırımların aşırı kullanımıysa uzun vadede yaptırımların etkinliğini azaltma riski taşıyor. Risklerden birisiyse en büyük “rezerv para” birimi olan “ABD Doları”nın gücünün azalması.
“Dolar” küresel para rezervlerinin yüzde 60’ını ve uluslararası işlemlerin yüzde 40’ını teşkil ediyor. Dünyanın dört yanındaki insanlar yatırım için Amerikan finansal araçlarını daha sık kullanıyorlar. ABD yaptırımlarıysa sadece hedef ülkeyi değil, bu ülkelerle iş yapan ülke ve şirketleri de içeriyor. “İkincil yaptırımlar” olarak nitelenen bu yaptırımlara maruz kalanlar Dolar’a bağımlılıktan kurtulma yolları arıyorlar. En somut örneği, İran’a yaptırımlardan zarar gören “Avrupa Birliği” ülkelerinin İran’a ödemelere izin verecek yeni kanallar geliştirmesiydi.
Trump’ın “İran Nükleer Anlaşması”ndan çekilmesi, yanı sıra Tahran’a yönelik yaptırımlar “AB” ülkelerini alternatif malî kanallar inşa etmeye yöneltiyor. “İran Nükleer Anlaşması”nın imzacılarından İngiltere, Fransa ve Almanya “ABD yaptırımları”nı aşıp İran ile ticarete devam edebilmek için “Ticari Faaliyetlere Özel Araç Desteği( INSTEX)” adı verilen bir mekanizma kurdular. Böylece “ABD Doları” kullanmadan İran ile doğrudan ticaret yapılabilecek. “İran Nükleer Anlaşması”nın tarafları Pazar günü Viyana’da işte bu mekanizmayı masaya yatırdılar.
Açılımı “Küresel Bankalararası Finansal Telekomünikasyon Birliği” olan “SWIFT”, ABD Dolarına dayanan bankalar arası finansal işlemlerin egemen sistemidir. Çin ve Rusya’nın Dolar’ın egemenliğine karşı alternatif sistemler geliştirdiğini belirten Shay Khatiri, Rusya’nın 2018’de gerçekleştirdiği finansal işlem sayısının aynı yıl gerçekleşen “SWIFT” işleminin yarısından biraz daha az olduğunu kaydediyor. Alternatif kanalların ABD’nin kontrol ettiği uluslararası malî sistemi aşma başarıları sınırlı olmakla birlikte giderek gelişiyor. Khatiri, Çin’in “Yeni İpek Yolu” projesinin alternatif kanalları daha da güçlendirebileceğini söylüyor. İran, Venezuela ve Kuzey Kore’nin ABD yaptırımlarını aşmak için bu kanallardan yararlanma yollarını hızla öğrendiklerine dikkat çeken Khatiri, bu kanallara -bıraktıkları ayak izlerini takip etmek zor olduğu için- “Bitcoin” gibi kripto para birimlerini de eklemek gerektiğini belirtiyor.
“Ticaret savaşları” her iki tarafa da zarar veriyor. Meselâ, Çin ile ticaret savaşları, bu ülkeyi ABD dışındaki ülkelere yöneltiyor. Trump’ın Çin’e getirdiği ek gümrük vergilerinden Çin’e ürün satan Amerikan çiftçileri de zarar görüyor. ABD Tarım Bakanı Sonny Perdue, Çin ile ticaret savaşından etkilenen çiftçilere yeni yardımlar yapılacağını duyurdu. Çin’in ABD’ye yatırımlarıysa Trump’ın göreve başlamasından bu yana yaklaşık % 90 düştü. Çin’in ABD’ye doğrudan yatırımları 2016’da 46.5 milyar dolar iken, bu rakam 2018’de 5.4 milyara geriledi.