Beyaz Irkçılar küresel bir tehdit..
Eğer, ABD Başkanı Trump gibi, ülkenin göçmenler tarafından istila edildiğini habire söylerseniz, üstüne üstlük göçmenleri suç işlemeye meyilli insanlar diye lanse ederseniz, ırkçı...
Eğer, ABD Başkanı Trump gibi, ülkenin göçmenler tarafından istila edildiğini habire söylerseniz, üstüne üstlük göçmenleri suç işlemeye meyilli insanlar diye lanse ederseniz, ırkçı cinayetlere de kapı aralamış olursunuz. ABD’deki “Beyaz Amerika “ savunucularına bakarsanız, göreceğiniz manzara tam da budur. Bu manzaranın nasıl tasvir edildiğini görmek için “Breitbart News”e bakmak yeterli. Radikal Sağ’ın yayın organı, Trump’çı “Breitbart News”, suça karışmış göçmenleri sayfalarına taşımak konusunda çok özel gayret gösteriyor. Breitbart’ı izlerseniz, sanki ülkedeki bütün suçlar renkli göçmenlerce işleniyor.
Yeni Zelanda’daki cami katliamının faili Brenton Tarrant’ın hazırladığı manifestoda, ABD’de, Kanada’da, Norveç’te gerçekleştirilen Beyaz Irkçı cinayetlerin faillerine atıflar var. Katil Tarrant’ın kullandığı dil ve argümanlar ABD ve İngiltere’deki Neo-Nazilerle benzerlik gösteriyor. “Beyaz Amerika”, Avustralya’da “Beyaz Avustralya”, Zelanda’da “Beyaz Yeni Zelanda” olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa’lı Neo-Naziler de Tarrant ile aynı dili kullanıyorlar.
Tarrant da diğer Beyaz ırkçılar gibi “Beyaz Soykırım” kavramını kullanıyor. Bu kavram, 1978’de William Luther Pierce tarafından yayınlanan “The Turner Diaries(Turner Günlükleri)” isimli romanından türetildi. Romanda Beyaz olmayan azınlıklar tarafından ele geçirilerek yönetilen bir ABD tasvir ediliyor. Romanda Beyazlar ırk savaşı başlatarak ABD’nin ve dünyanın kontrolünü geri alıyorlar. Roman, “The Order” başta olmak üzere birçok Neo-Nazi grubuna esin kaynağı oldu. 1995’de ABD’nin Oklahoma kentinde 168 kişinin hayatını kaybettiği saldırının faili Timothy McVeigh de meğer bu romandan esinlenmiş.
‘Beyaz Soykırım’ terimini kullananlardan biri, “The Order” üyesi David Lane idi. Lane’in hapisteyken yazdığı “ Beyaz Soykırım Manifestosu ” Beyaz Irkçılar tarafından kullanılan en popüler metinlerden biri. Avrupa’da da “Turner Günlükleri” ne benzeyen romanlar yazıldı. Bunun son örneği, Fransız yazar Michel Houellebecq’in 2015’de yayınladığı “Soumission (Teslimiyet)” adlı romanıydı. Romanda 2022 yılında Cezayir asıllı bir Müslümanın Fransa Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından yaşanan olaylar tasvir ediliyor.
Avrupa’nın da ‘Beyaz Soykırım’ tehdidi altında olduğunu savunan Tarrant’ın katliamı İslam karşıtlığı temelinde kurgulayıp gerçekleştirdiği anlaşılıyor. Oysa Müslümanlar Yeni Zelanda’da nüfusunun yüzde 1’ni, Avusturalya’daysa yüzde 2.6’sını teşkil ediyorlar. Katilin silahlarının üzerine yazdıklarına bakılacak olur ise, kendisi ilk Haçlı Seferleri’nin ateşli keşişi Piyer Lermit’in bir çömezidir.
Trump camî katliamını kınarken, “Beyaz Irkçı terör”ün adını bile koyamıyor, “Bunlar çok ciddi sorunları olan küçük bir grup insan” diyerek geçiştiriyor. Üstelik, Meksika sınırına duvar inşa etmek için ilan ettiği “Ulusal Acîl durum”u geçersiz kılan Kongre kararını veto ederken bile ABD’nin göçmen istilasıyla yüz yüze olduğunu tekrarlıyor. Katil Tarrant ise yazdığı manifestoda Trump’ı ‘yenilenen Beyaz kimliğin ve ortak amacın sembolü’ olarak görüyor. ABD’de Beyaz ırkçı saldırıları izleyen Alabama merkezli “Güney Yoksulluk Hukuk Merkezi’nin (SPLC) Başkanı Richard Cohen’se bakın neler söylüyor: