Devrim fırsatı
Tarihin sonsuz akışı içinde, 15 Temmuz ve 10 Ağustos günleri arasındaki kısa anın, mevcut sistemde köklü değişiklikleri tetikleyen ve ülkenin geleceğinin şekillenmesinde derin etkiler bırakan bir 'halk hareketi'...
Tarihin sonsuz akışı içinde, 15 Temmuz ve 10 Ağustos günleri arasındaki kısa anın, mevcut sistemde köklü değişiklikleri tetikleyen ve ülkenin geleceğinin şekillenmesinde derin etkiler bırakan bir 'halk hareketi' olduğunu tarihçiler muhakkak kaydedecektir. En başta darbeciler, onları destekleyen uluslararası güç odakları, sonra siyaset bilimciler ve sosyologlar ile fildişi kulelerinde ahkâm kesen çakma aydınlar böyle bir halk patlamasını beklemiyorlardı. İçten ve dıştan sıkışan, sıkıştırılan ülkemizde bir öfke ve enerji birikimi darbecilerin başında patladı.
Demokrasiyi kesintiye uğratmak isteyen “Fetullahçı darbe girişimi”ni bastıran halkımız muhtemel tehditleri de göğüslemek maksadıyla 25 gün teyakkuz halinde kalarak, sokaklarda nöbet tutarak tarihi rolünü (şimdilik) noktaladı. Yakın bölgemizde yaşanan üzücü gelişmeler sebebiyle devletsiz kalmanın ne olduğunu, nelere mal olduğunu çok iyi idrak eden halkımız devletine sahip çıktı, göğsünü kurşunlara, tanklara siper etti. Ancak zor anlarda tecessüm eden bu mukavemet, bin yıldır Anadolu'yu yurt edinen, bu topraklarda karşılaştığı binbir türlü badireden geçen köklü ve güçlü bir 'millet olduğumuzu” bütün dünyaya gösterdi. Ay Yıldızlı bayrağı bir parça bezden ibaret sanan pusulasız şaşkınlar, bu bayrağın arkasındaki hikâyenin bir milletin varoluş hikâyesi olduğunu herhalde öğrenmiş olmalılar. Vücutlarını Ay Yıldızlı bayrağa sararak tankların önüne atılan civanmertler bu hikâyenin şimdiki kahramanlarıdır.
Devlet otoritesiyse, devletin varlığına yönelik tehditlere hızlı bir cevap vererek ülke çapında “olağanüstü hâl” kararı aldı. Devletin egemenlik hakkından kaynaklanan bu kararı kimsenin tartışmaya açmaması, 'karar'ın meşruluğu konusunda zımni bir toplumsal mutabakat olduğunun bir