“Hainler” veya “Siyah keşişler”
Bir ülkeyi ele geçirmenin yolu, sadece o ülkeyi askeri olarak işgal etmekten geçmiyor. Asıl işgal, ülkenin devlet mekanizmalarını kontrol eden kadroların devşirilmesiyle gerçekleşiyor. Böylece ‘hedef...
Bir ülkeyi ele geçirmenin yolu, sadece o ülkeyi askeri olarak işgal etmekten geçmiyor. Asıl işgal, ülkenin devlet mekanizmalarını kontrol eden kadroların devşirilmesiyle gerçekleşiyor. Böylece ‘hedef ülke’, demokratik kurumlara sahipmiş gibi görünse de perde arkasında bir ‘vesayet’ sistemi işler. ‘Vesayet’, devletin yargı, güvenlik, istihbarat kurumlarına kadar yayılır ve elde ettiği güçle diğer kurumları da baskılayarak varlığını sürdürür. “Devlet içinde devlet” yahut bizde “FETÖ”yü tanımlayan “Parelel Yapı” terimi bu durumları ifade eder.
Siyaset kurumunun müstakil bir varlık olarak tezahür etmesi gibi ‘istenmeyen durumlar’ ortaya çıktığında vesayet güçleri devreye girerler. İstenmeyen durumlar ya askerî darbe, yahut yargı darbesi veya siyaset kurumunu parçalayarak tasfiye etmek gibi operasyonlarla engellenir. Bu operasyonlar siyasi suîkastler, terör saldırıları ve finansal krizleri de içerir.
“Soğuk Savaş” dünyasında, “NATO” üyesi ülkelerde Amerikan nüfuzunun yerleşmesi için neler yapıldığı, Pazar yazımda değindiğim “Sahra Talimnamesi 30-31” başlıklı belgede anlatılıyor. “FETÖ vakası” bu dökümanın hâlâ şer güçlere esin kaynağı olduğunu gösteriyor.
“Soğuk Savaş” döneminde Türkiye ve İtalya NATO için önemli kanat ülkeleriydi. “FM 30-31” dökümanındaki direktifler İtalya’da da kullanıldı. Bu direktifleri hayata geçiren örgüt ise, “P2 (Propaganda 2)” adıyla kurulan ‘Mason Locası’nın perdesi arkasına gizlenen yapıydı.
P2’nin büyük üstadı, “Kuklaların Efendisi” diye anılan Licio Gelli idi. Siyasetçiler, askerler, istihbaratçılar, iş adamları, bankerler, basın, mafya ve Vatikan’dan isimlerin de yer aldığı bu yapı 1980’lerin başında ifşa oldu. “Siyah Keşişler” olarak zikredilen şebeke siyasi komplo, casusluk, devlet sırlarını ifşa ve anayasayı tehdit etmekle suçlandı. “P2”ye atfedilen olaylar arasında “İtalyan Komünist Partisi”yle koalisyon kuracağını ilan eden, “Hıristiyan Demokrat Parti”nin lideri Aldo Moro’nun “Kızıl Tugaylar” tarafından öldürülmesi de yer alıyor. “FM 30-31” belgesinde, gerekli hallerde sol örgütlerin kullanılması tavsiye ediliyordu.
İtalya’da “Devlet içinde Devlet” olarak nitelenen bu karanlık yapı soruşturmalara, davalara konu olduysa da fazla derine gidilmedi. “P2”nin üstadı Gelli ise ülke dışına kaçtı ve bilahare İtalya’ya döndü. Cezasını ev hapsiyle tamamlayan Gelli 2015’de 96 yaşında sırlarıyla öldü.